18 Bölüm

1K 36 0
                                    

Sabah şiş gözlerle uyanmıştım. Üzerimde ki yorganı kenara atıp ayağa kalktım. Lavaboya gittiğim de rutin işlerimi hall edip yüzümü yıkamaya başladım. Gözlerimi haylen daha açamamıştım. Ağladığım zaman böyle olurdu. Göz kapaklarım şişerdi. Çırpıtlandığı için ılık suyla yıkamaya uğraşıyordum açılsın diye! İçimden Pamir'e, saydırmayı eskik etmiyordum.

Banyodan çıktığım da acele şekil de üzerimi değiştirdim. Anneme yakalanmadan okula gitmeliyim yoksa şiş gözlerimden ağladığımı anlardı.
Üstüme ince kısa bluz altına ise kot yüksekbel jean giydim. Saçlarımı yukarıdan öylesine topuz yaptığım da sıra yüzüme geldi. Şiş gözlerimi nasıl kapatacaktım? Zar zor uğraşlarım sonun da şiş gözlerimi kapattım. Ama yakından bir kişi baktığın da belli oluyordu. Umursamadan yavaş adımlarla aşağı indim. Annemi bulamamıştım, şimdi kaçma vaktiydi. Hızlı adımlarla dışarı çıktığım da daha da hızlanıp kendimi otobüslerin olduğu yere gelmiştim.
Şansıma araba da iki dakika sonra geldi.
Okula doğru yola çıktığımız da telefonumu elime aldım. Akşamdan beri kapalıydı. Açmayı da düşünmüyordum ama mecburi olarak açmam gerekiyordu.
Şifreyi girdiğim de gelen bildirim sesleri fazla olduğu için sesini kısıp normale dönene kadar açmadım.
Tekrar çantama attığım da okula gidince bakardım.

Yarım saatin sonun da okula geldiğimiz için rahat şekil de indim. Okula doğru yürüdüğüm de bahçe de bir kaç kıza rastlamıştım. Bana bakarak bir şeyler fısıldıyorlardı. Ama ne konuştuklarını umursamadım! Zaten gözlerim yanıyor canımın acısı daha baskın geldiği için kendimi kantine attım.

Masalardan birine oturup telefonum ile ilgilenmeye başladım.

"Sude?"

Başımı kaldırdığım da Şilan karşımdaydı. Dünden sonra hiç konuşamamıştık. Benimle geldiği parti de onu yalnız bırakmıştım. Gülümseyip;
"Otur." Dediğim de yanaklarını şişirip oturdu.

"Sana bir şey göstereceğim ama üzülmeni istemiyorum." Dediğin de kaşım havaya kalkmıştı. Sanki hiç üzgün değilmişim gibi! Yerinde rahatsızca kıpırdaması demekten çekindiğini gösteriyordu.

Bu, hali nedensizce beni güldürdü;
"Bir, kız dün ki halimizi fotograflamış?" Dediğim de gözleri açılmıştı.

"Sen bunu, nerden biliyorsun?"

"Lavabodayken duydum." Umursamazca konuştum.

"Ee kızmadın mı? Ayrıca kim?"

"Bilmiyorum. Herkes o, ana şahitlik ettiği için umursamadım. Benim tek kırgınlığım Pamir'e" dedim.

"İnan çok haklısın. O, kızın kim olduğunu bilmiyoruz. Ama çıkarmış haberi
Emir, hall etti. Kimse sana bir, söz söyleyemez!" Dediğin de elimden tuttup bana destek oldu.

Bu, konuları konuşmak istemiyordum. En iyisi konuyu değiştirmek olduğu için gülümseyip;
"Sen, anlat Ali ile ne oldu?" Dediğim de kaşımın birini kaldırıp yüzüne baktım.

Yanaklarını şişirip;
"Bilmiyorum dün yanımda oturan çocuğa bağırdı ve onu kovdu hatta elimi hiç bırakmadı. Ama bugün, yoktur. Yanıma gelmedi bu, durumu konuşmadık."dediğin de dalgın hali benimde dikkatimi çekti.

"Hadi derse girelim on dakika sonra başlıyor." Dediğim de ikimiz de çantamızı kolumuza takıp ayağa kalktık. Kantinden çıkacağım sıra da karşımız da gelen kızlara göz ucuyla baktım. Çünkü bize doğru ve hırslı şekilde geldikleri belliydi.
Umursamayıp yürüdüğüm de sarışın kız önümüz de durdu.

KURBAN✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin