5 Bölüm

1.6K 51 2
                                    

Üniversitenin kayıtları ve alışveriş falan bir haftadır uğraştığım işlerdi. Bizimkilerin de gitmesi beni fazlası ile üzmüştü. Hiç ayrılmadığımız için böyle hissediyor olduğumu düşünüyorum. Elimle saçlarımı biraz daha kabarttım. Kaç zamandır hiç ilgilenemiyordum. Oysa ki işlerimi hall ettiğim de geri kalan zamanlarım boştu ama ben eriniyordum.

Üzerime ince siyah bluz altına da kot bir jean giydim. Dolabın kenarına astığım kot ceketimi aldım. Üzerime acele geçirdim. Kenarda bulunan ayakkabılarımı aldım. Kısa siyah botlarımı giyip aşağıya indim. Restoranımızın mutfak bölümüne yöneldim. Aysun abla ve annem kahvaltı yaparken konuşuyorlardı da gülümseyip "Günaydın" diye bağırdım.

"Kizum napisun?" Aysun abla korktuğu ve Sinirlendiği zaman kendi şivesine geri döner. Kocaman kahkaha atıp yanağına sulu bir öpücük bıraktım.

"O kadar dalmışsınız ki dedikoduya benim geldiğimi bile anlamamışsınız. Ayıp!" Dediğim de sandalye mi biraz geriye iteledim.

"Bak şu bücüre ayıbı bize öğretiyor?"

"Çok haklisinuz! Ceren Hanım."

Gülümseyip kendime sandalye çektim. Tabağıma kahvaltılıkları dizmeye başladım.

"Benim güzel kızım bugün okula mı başlıyormuş." Annem ela gözlerini bana dikip bakıyordu.

"Evet, anneciğim artık büyüdüğümü kabullenmiş oluyorsun değil mi?" Şirince gülümsemiştim.

"Tabi ki hayır, sen benim minik kızımsın halen daha" dediğin de göz kırpıp yemeğini yemeye devam ediyordu.

Gözlerimi devirip kahvaltımı yapmaya devam ettim.

"Hadi anneciğim. Ben kalkayım. Otobüse yetişmeliyim" dediğim de ayağa kalkıp çayımdan acele bir yudum aldıktan sonra ikisinin de yanaklarını öpüp dışarı çıktım.

Okul, vaktinin gelmesi ile grupta ki herkes dağıldı. Tabi Burak ve Deniz burada benimleydi. Bu bir nevi iyidi.
Otobüs durağına yaklaştığım da telefonumdan saatine baktım. Beş dakika sonra geleceği için rahattım.

Yazardan devam ediyor;

Pamir, elinde ki araba anahtarı ile bakışıyordu. Bugün hiç okula gitmek bile istemiyordu. Nedeni ise içinin hiç rahat olmaması! Annesini bu hal de bırakıp gidemezdi. Annesi Aynur Hanım.

Aynur Hanım, eşinin kendisini genç bir kızla aldatıp sonra da evlenmesi ile deprasyona girmiş bir kadın! Hiç kimse ile ne konuşur ne de odasından dışarı çıkardı. Oğlundan başka kimsesi olmadığı için yaşıyordu. Pamir'i düşündüğü için! Kendisi de farkındaydı aslında oğluna en büyük kötülüğü yapanın yine kendisi olduğundan! Sadece kabul etmiyordu. Siyah saçları stresten hep ağarmıştı. Eskiden hep fit kilosu vardı. Şimdi ise iyice kemikleşen bir yüz. Aynalara düşman olmuştu. Herkesin kendisine acıyan bir ifade ile bakmasına dayanamıyordu. Bu yüzden saklanıyor! Odasından çıkamıyordu. Hizmetçilerin bile bakışlarında bu acıyan  ifade vardı.. Pamir, bunu fark ettiği an ,kendisi annesi ile ilgilenmeye başladı. Ya da çok eski çalışan olan Gülsüm Hanım yardım eder.

Pamir, derin nefes alıp elinde ki anahtarı cebine sıkıştırdı. Annesini görmeden dışarı çıkamayacağını anlamıştı.
Merdivenlere yöneldi. En üst katta annesi yaşadığı için oraya yöneldi. Derin nefes çekti ciğerlerine bir erkek evlat olarak tek aşkı olan annesini böyle görmeye dayanmaya çalışıyordu. Yüzüne her zaman ki taktığı gülümsemeyi getirdi. Odanın kapısını yavaşça açtığında yine karanlık odaya rastladı. Adımlarını içeri yönlendirdi. Annesi yatağın içerisinde başına kadar çektiği yorganla uyuyordu. Sessiz olmak istemediği için ayakkabılarının çıkardığı sesi umursamadı. Perdeleri sonuna kadar açtı. İçeriye giren ışıkla gülümsedi. Eskiden annesi onu uyandırmak istediğinde böyle yapardı şimdi yerler değişti. Bu durum nedensizce kendisini keyiflendirmişti. Pencereyi de açtığında içeriye temiz hava doluşmaya başladı. Annesinin homurtularını duyduğun da başını çevirip annesine baktı. Saçları karışmış ve yüzü son derece sinirli şekilde Pamir'e bakıyordu.

"Günaydın anneciğim."

"...." İşte buydu her zaman aldığı yanıt sessizlik...

Konuşmayı denediğinde sadece işine geldiği zaman cevap verir ve işine geldiğinde anne olduğu aklına gelirdi. Eskiden içki içerek sarhoş olur ve davranışlarının neler getireceğini hiç görmeden davranırdı. Pamir bunlara alışmıştı. Eve gizlice getirdiği piskiyatris ile sorunları biraz da olsa çözülmüştü. Annesi içkiyi bırakmıştı. Ve bu defa yeni bulduğu bir huyu ortaya çıkmıştı hiç kimse ile konuşmuyordu. Oğlunun yüzüne doğru düzgün bakmıyordu bile! Belki baksa oğlunun ne kadar yıprandığını görebilirdi.

"Ben bugün okula gidiyorum. Biliyorsun üç aylık yaz tatili bitti." Dediğin de annesinin homurtuları artmaya başladı. Pamir okumalıydı. Çünkü babasının sadece para olarak desteğini almak istemiyordu. Annesi ve babasının bu kadar bencil olmasına dayanamıyordu! O kadar kendi üzüntüleri ve hayatlarını düşünüyorlar ki bir oğulları olduğunun farkında değiller! Zaten Pamir'in amacı da okuduktan sonra yurt dışına gitmekti. Kendi hayatını kurup sakin ve akıl sağlığını korumak istiyordu. Tek amacı buydu!

Annesi ve babasının olayından sonra hayatında hiç kimse olmadı. Zaten aşk ve sevgi duyularını umursamıyordu. Bu duygular insanı zayıflatan ve bitiren duygulardı. Annesi ve babası birbirini aşık iki gençken evlenmişler. Sonra ortaya çıkan bir cümle hayatlarını batırmıştı. Babasının kurduğu 'Aşkım bitti.' Cümlesi! Bu yüzden istemiyordu. Bitecek bir duygu yaşamak istemiyordu.

Hayatı boyunca kimseye'Seni Seviyorum' cümlesini kurmacağına yemin etmişti.

Annesinin yanına gidip başına öpücük kondurdu. "Kendine dikkat et! Gülsüm Hanım'ı tembihledim. Seni saat başı kontrol edecek! Şimdi yatağından kalkıp yüzünü falan yıka kahvaltın yarım saate gelir. Bugün ayrıca psikiyatri doktorun Erdem Bey de gelecek haberin olsun. "Dediğin de annesine baktı. Her zaman ki gibi pencereden dışarı bakıyordu. Konuşmak istemediğini böyle belli ederdi. Artık Pamir de bu sessizlik oyununa katılmıştı. Annesinin davranışlarını çözebiliyordu.

Hızlı adımlarla aşağı inmeye başladı. Bu, ev onu darlatıyordu. Aslında kendi evi vardı. Ama annesinin olaylarından sonra evinin yerüni bile unutmuştu. Telefonu çalmaya başladığın da cebinden çıkartıp açtı. Bu arada da garaj bölümüne yönelmişti.

Kardeşim okula geliyor musun? Biliyorsun küçük oyunumuz başlıyor. Burada olmalısın!" Emir'in, rahat çıkan ve eğlendiğini belli eden sessi güldürmüştü.

"Geliyorum" dediğin de telefonu kapattı. Arabasının kapısını açıp kendini içine attmıştı. Elleriyle şakaklarını sertçe ovalıyordu. Baş ağrısı yine başlamıştı.

Emir'in, oyunu aklına geldi. Kurban adını verdiği oyunu bu! Her sene burslu bir kız bulur ve onunla eğlenirdi. Kendine aşık eder ve yatardı sonrasında hiç umursamadan ayrılırdı. Zaten kızların da umursayanına rastlamamıştı. Hepsi zengin erkek bulduğu ve yattığı için kendilerini çok şanslı hissederdi. Tıpkı üvey annesi gibiydiler hepsi paragöz ve cahillerdi. Bu yüzden hiç birine acımıyordu.

Yorum ve oylarınızı bekliyorum :) Lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen lütfen beğenin ♥♥♥♥

KURBAN✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin