20.Bölüm

273 33 100
                                    

Uzun zamandır yazmadığım için bu bölüm de özür mahiyetinde olsun. İyi okumalar.
_______________________

Ormanda koşuyordum. Çalılar yüzümü çiziyordu. Acıyı önemsemiyordum. Nereye, neden koştuğumu bilmiyordum. Tek bildiğim koşmam gerektiğiydi. Ben koşarken bir anda ortam değişti.

-Hepimiz yok olduğumuzda ne olacak? Bildiklerimiz bizimle birlikte yok olacak. Bu sırrı kimseye veremeyiz. İnsan tahmin edilemez derecede tehlikeli. Ama başlattığımız bu şeye bir şekilde son vermeliyiz.

-Artık kontrol edemeyiz. Çoktan element taşlarını dağıttık. Geri toplasak bile hepsini bulamayız. Artık bizim yapabileceğimiz bir şey kalmadı.

-Yanlış yaptık. Bunu bir şekilde düzeltmeliyiz. Hena'ya rağmen devam etmek delilikti zaten. Güç insanları çok kolay değiştiriyor. Bunu bilmemize rağmen yaptık bunu. Bir telafisi olmalı. Bulmalıyız.

Herkes çaresiz görünüyordu. Ortam yine değiştiğinde o volkanı gördüm. Ejderha bana bakıyordu. Ona doğru birkaç adım attım.

-Kimsin sen?

Kendime hakim olamayıp konuşmuştum. Ejderha ise öylece bana bakıyordu. O sırada arkamdan bir ses yükseldi.

-O herşeyi sonlandıracak olan. Ama bunun için en büyük bedeli ödemelisin.

-Bedel ödemekten yoruldum. Bu güçleri ben istemedim.

-Bu öyle bir bedel ki diğer bedelleri hiç ödememiş olacaksın.

-Nasıl?

Bir anda etrafımı bir duman kapladı.

-Ejderha ve Anka birbirlerine görünmez bağlarla bağlıdır. Ejderha harekete geçmeden Anka kıpırdamaz. Anka hareket etmeden Ejderha hiç bir şey yapamaz.

Okuduğum kitapta bundan bahsetmiyordu.

-Anlamadım.

-Biliyorsun Aaron Ejderha ölümün habercisi. Anka ise yaşamın. Ölüm olmadan yaşadığını bilir mi insan? Bozulan yaşam ve ölüm döngüsünü sadece sen düzeltebilirsin.

-Nasıl?!

-Doğru seçimi yaparak Aaron. Unutma tek seçim hakkın olacak. Senin gücün onlara enerji olabilir. Ama sadece senin gücün.

Duman dağıldığında Ejderha ve Anka yan yana duruyorlardı. Çaresizlik içinde ikisine de bakıyordum. Yine ne yapacağımı bilmiyordum.

_______________________________

Nefes nefese uyandım. Uzun zamandır buna benzer rüyalar görüyordum. Ama en neti buydu. Sanki yaşamıştım. Yataktan kalkıp banyoya girdim. Yüzümü yıkarken duyduğum acıyla hızla geri çekildim. Yüzüm acıyordu.

Aynadaki yansımama baktım. Yüzüm çizik içindeydi. Bu nasıl olmuştu. Aklıma dolan görüntülerle olduğum yere çöktüm. Ben rüya görmemiş miydim? Rüyamda çektiğim acılar gerçekti. Hissetmiştim. Ama yüzüm beni korkutmuştu.

Kapının tıklanmasıyla irkildim.

-Aaron hadi kahvaltı hazırladım.

Ayağa kalktım. Aynada tekrar yüzüme baktım. Çizikler hâlâ duruyordu. Uyku mahmurluğuyla hayal görüyor olamazdım değil mi?

-Aaron...

Seth içeri girmişti. Beni gördüğünde kaşları çatılmıştı.

-Yüzüne ne oldu?

MÜHRÜN VÂRİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin