4.Bölüm

738 65 57
                                    

Karşımda oturan adam beni huzursuz ediyordu. Diğerleri yorgun oldukları için biraz da benim baskımla çoktan yatmıştı.

-Bay Chris neden buradasınız? Anlatmadığınız her dakika daha çok merak ediyorum.

-Bu benim sana anlatabileceğim bir konu değil. Çok üzgünüm Aaron.

Bana uzattığı kitabı elime aldım. Kitaptan ciddi mânâdâ toz kokusu geliyordu.

-Bu nedir?

-Aaron kitabı oku ama sakin bir zamanında etrafında kimse yokken. Lütfen söylediklerimi ciddiye al. Ve gerçekten çok üzgünüm.

-Neden sürekli üzgün üzgün olduğunuzu söylüyorsunuz?

Bana cevap vermeden ayağa kalktı. Elindeki başka bir kağıdı daha bana uzattı.

-Bu akademiye gelebilmeniz için bir kordinat. Siz akademiye aitsiniz Aaron. Orada güvendeyiz. Ve biz oradayken diğer insanlar da güvende.

Bir şey söylememe müsaade etmeden evden hızlıca çıkıp gitti. Bir süre olanları idrak edebilmek için boş boş duvarı seyrettim. Bana verdiği kitabı okumak yerine içinde olabilecekleri kurdum kafamda. Özür dilemişti değil mi? O kadar kötü ne olabilirdi ki kitabın içinde. Kitabın kapağını açtım. Ama sakin bir yerde oku demişti.

Sahil kenarı iyi olabilirdi. Kitabı kapattım. Kapıdan çıkarken evi iyice dinledim. Herkes uyuyordu. Merdivenleri ikişer üçer inerken olabildiğince ses çıkartmamaya çalışıyordum. Arabaya bindiğimde kitabı yan koltuğa koydum. Güçlerimi kullanabilirdim. Ama her yerinde normal insanların olduğu bir şehirde yaşıyordum. Benim için olmasa da onların akıl sağlığı için güçlerimi kimsenin beni görmediği yerlerde kullanmayı tercih ediyordum.

Hızlı bir yolculuktan sonra sahil kenarına ulaşmıştım. Arabadan indiğimde yüzüme çarpan soğuk hava ile titredim. Ve yosun kokusu kısa bir an midemi bulandırdı. Normalde yosun kokusu beni rahatsız etmezdi. Ama stresliydim. Ve stres beni başka birine dönüştürüyordu.

Kumların üzerine oturup kitabı açtım. İçimdeki sıkıntıdan kurrulacak bir şeyler aradım kitapta. Ama her satır beni daha büyük bir girdabın içine attı. Her sayfa keşke kafamda kurduklarım doğru olsun dememe neden oldu. Ama ne kitapta yazanlar değişti ne de ben daha iyi bir hâle geldim.

Bitkin bir şekilde kitabı kapattım. Bütün vücudum buz kesmişti. Hareket edemiyordum. Tepki vermek istiyordum. Ama sanki bir yerimi hareket ettirsem ölecekmişim gibi hissediyordum. Sanki gözümdeki yaşlar bile akamıyordu. Görüşüm bulanıktı. Ama yaşlar bir türlü gözlerimden ayrılmıyordu.

Titrek bir nefes çektim içime. O azıcık nefes yıktı içimdeki bütün bariyerleri. İlk gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Yaşlar hızlandıkça önümdeki deniz hareketlendi. Ağlamam daha da şiddetlenirken ellerimle yüzümü kapattım. Neden diye haykırmak geliyordu içimden. Sırf bu sorunun cevabı için hayatımdaki bütün soruların cevaplarını almamış olmayı diledim.

Güçlerim olabilirdi. Ama ne geleceğe hükmedebiliyordum ne de geçmişe. Kontrol edebildiğim tek şey şimdiydi. Diğer insanlardan farkım yoktu aslında. Elli'lerde yaşayan bir ikibin'li gibiydim. Ne azı ne fazlası.

Önümdeki denizin birden şiddeti kesildi. Durulan denize baktım. Sonra da kendime. Kızgınlığım kızımın ve Seth'in ölecek olmasına değildi. Bu sonsuz hayata hapsolmuş olmamdı. Sinirlenmem yersizdi. Tek yapacağım kızımın ömrünün kısalmasını önlemekti. Hızlıca yerimden kalktım. Kitabı elime aldım. Mutlaka bir yolu olmalıydı.

Geçmişe her gittiğinde kendinden bir yıl kaybediyordu. Bunu nasıl yaptığını anlarsam belki engelleyebilirdim. Arabaya bindiğimde kitabı tekrardan okudum. Her kelimeyi her satırı atlamadan. Kafam çok doluydu. İkinci okuyuşumda ancak bulabilmiştim istediğimi.

MÜHRÜN VÂRİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin