31.Bölüm

134 14 21
                                    

Sinirle bağırdım.

-Yeter artık! Nerdeler?! Bakmadığım yer kalmadı delireceğim!

Saçlarımı çekiştirerek olduğum yere çöktüm. Çaresizlik beni beni tüketiyordu.

-Aaron sakin ol. Öncelikle düzelmeyi beklemelisin.

Bakışlarım danışmanı bulduğunda sert bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki konuşmaya devam etti.

-Şu an güçlerin karmaşa içinde bu şekilde devam edersen güçlerin çatışmaya başlayacak. O zaman bırak kızını, kendini bile bulamazsın.

Ayağa kalktım. Danışmanın önüne dikildim.

-Bu güçleri ben istemedim. Ölmemek için sığındığım bir mağarada bulduğum bir taşa dokunduğum için bunları yaşamam adil mi? O gün ölüp gitsem her şey daha kolay olurdu.

O kadın ölüp gitmese bu hayatı yaşamak zorunda kalmazdım.

-Aaron bu senin kaderin. Kaderinde ölmek değil yaşamak vardı.

Alayla sırıttım.

-Yaşamak?

Bir süre sessizce düşündüm ama aklıma tek bir fikir bile gelmiyordu.

-Çık!

Danışman anlamazca suratıma baktı.

-Ne?

-Çık dışarı düşünmemi engelliyorsun.

Kaşları çatılsa da itiraz etmeden dışarıya çıktı. Tek başıma kaldığımda yatağa uzandım. Düşünceler yoğunlaşırken uyku bedenimi uyuşturdu. Direnme gereği duymadan kendimi uykuya teslim ettim. Etrafta yürüyen kuzey ışıkları gibi dolaşmak beni de rahatsız ediyordu.
____________________

Gördüğüm rüyayla nefes nefese uyandım. Yüzümü yıkamak için banyoya girdiğimde göz ucuyla aynadaki yansımamı kontrol ettim. Işık saçmaya bir son vermiştim. Yüzümü yıklarken ellerimin arasından kayan sular birden aklıma bir düşünceye sürükledi. Aklıma gelen şeyle kaşlarım çatılırken hızla arkamı döndüm.

Bahçede görüntülerin canlandığı yerdeydim. Diz çöküp toprağa dokundum. Seth'in gözyaşının toprağa düşmediğine emindim ama Seth saklamak istediyse göz önünde bırakmış olamazdı. Hissettiğim titreşimle sırıttım. Yanılmamıştım ordaydı. Elimi kaldırdığımda topraktan çıkan küreye baktım. Seth'in bana ihanet etmeyeceğini biliyordum.

Küreyi elime aldığımda titreşimi artmıştı. Topraktan küreyi ayırdığımda içinden birbirine sarılmış taç yapraklar çıktı. Onları da ayırdığımda içinden çıkan bir damla suyla sırıttım. Su damlası havada süzülüp göz hizama kadar geldi.

-Sahibine geri dön.

Fısıldamamla su damlası gözle görünür şekilde titredi ve birden fırladı. Bunu yapacağını tahmin etmesem de artık gücümle dünya üzerindeki tüm su damlalarını hissedebiliyordum. Bu kadar titreşen bir damlayı hissetmek kesinlikle daha kolaydı. Gözlerimi kapatıp gittiği yolu takip ettim. Yarım dakika sonra hareketi durmuştu.

Gözlerimi açtığımda bir kayalığın önündeydim. Su damlası beni bekliyor gibi birden kayalığa çarpıp orda minik bir ıslaklık bıraktı. Elimi o kayanın üstüne koyduğumda arkasının boş olduğunu hissettim. Elimi savurduğumda kaya parça parça olup ayaklarımın altına serildi.

Önümde derin bir yol vardı. Karanlıktı ama Ash'in ve Seth'in varlığını çok net hissediyordum. Ayağımın altından yükselen toprakla eğilip ona dokundum. Birden önümdeki yolun aktığını gördüm. Sonunda camdan gibi görünen bir odanın içinde kızım ve Seth oturuyordu.

MÜHRÜN VÂRİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin