30.BÖLÜM

10 2 0
                                    


🖌

 
Hayat öyle garip bir serüvendi ki. Ne olacağını asla bilemediğimiz bir yolculuktu. Planlar yapardık, yapardık ve yapardık. Planlarımızın gerçekleşmesine mani olan hayat mı yoksa insanlar mı karar veremedim. Her türlü isteklerimiz gerçekleşmiyordu. Sınavımız hepimize en zoru gibi geliyordu. Oysa yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın yanında hiçbir şeydi.

Bakışlarımı duvarımdan çekip yatakta yan döndüm. Eve geleli yaklaşık 2 saat oluyordu. Biraz sakinleştikten sonra Vedat abiyi aramış ve kendimi aldırtmıştım. Hiçbir şey konuşmadan dinlenmemi istemişlerdi. Uyuyamayacağımı bile bile vücudumun yakarışlarıyla yatağa girmiştim. Tek yaptığım oradan oraya dönmekti. Efsun’u da yollamamışlardı. Olan ona oluyordu.

Geceyi düşündüm. Buz gibi olan bakışlarını, her şeye rağmen saklayamadığı üzüntüsünü, düşüncelerini. Ne olursa olsun çok canımı yakmıştı. O bakışlarını görmüştüm ya. Başka bir şey de üzemezdi beni. O gözlerini görmektense en başından benimle konuşmasını isterdim. Bir haftadır ne çektiğimi bilmiyordu. Kafasındaki sorunu çözdüğünde yine bana geleceğini biliyordum. Sorunu anlatmayacağını da. Ama ben onu kabul eder miyim? İşte orasını bilmiyorum.

Çalan telefonumla gözümü açtım. Gözlerim yanıyordu. Kaçta uyuduğumu bilmiyordum ama sabahı bulmuştu.

“Efendim hocam?”

“Bade sabah dersin yoksa biraz erken gelebilir misin?”

“Gelirim hocam.”

“Tamam canım bekliyorum.”

Bu hafta yeni başlayan öğrenciler vardı. Onlarla ilgileneceğimiz için erken çağırabileceğini söylemişti. Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. Ev halkı uyuyordu. Üstümü değiştirip tost yaptım. Hızlıca yedim. Cihangir salonda uyuyordu. Efsun onun odasındaydı sanırım.

Salonun önünden geçerken Cihangir’in kısık sesini duydum.

“Bade?”

Yanına geldim.

“Günaydın. Staja gidiyorum uyu sen.”

Kolundaki saate baktı. Saatini hiç çıkarmazdı.

“Erken değil mi? Hem izin alsaydın ya bugün.”

Başımı iki yana salladım.

“Gitmem daha iyi. Yardıma ihtiyacı vardı hocanın o yüzden gidiyorum. Sen uykunu açma daha fazla.”

“Tamam haberleşiriz.”

Saçını öpüp evden çıktım.

Açık havada yürümek iyi geliyordu. Sabahın kör saatlerinde kimse olmuyordu. Sadece rüzgar ve birkaç kuş sesi. Bir süre toparlanamayacağımı iyi biliyordum. Ama bunu çevreye yansıtmayacaktım. Benim için üzülmelerini istemiyordum. Bu tek başıma atlatmam gereken bir konuydu.
Vedat abi bugün kesin gelirdi. Bazen 22 yaşında bir kadın olduğumu unutuyordu. Bana bakarken gözlerinde beni ilk gördüğündeki şefkati görüyordum. Kız çocuğuymuşum gibi koruyordu hala beni. Kimi zaman yanlış yollarla olsa da.
Kapıdan girer girmez bir hengame karşıladı beni.

“Bade çabuk gel. Bugün zorlu geçecek.”

Etrafa bakarken hocaya başımı salladım.

“Ah çok şükür. Ne zor gündü.”

Benim staj yapan Pelin’e gülümsedim. Gerçekten yorulmuştuk.

FIRÇA İZLERİ (İLK KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin