9.BÖLÜM

33 4 0
                                    

🖌

 


Elimdeki elbiseyi önümdeki yığına attım. Akşam nasıl bir yere gideceğimizi bilmiyordum. O yüzden ne giyeceğimi de. Hazırlanmak için dersten sonra direk eve gelmiştim ama önce kıyafeti ayarlamalıydım. En iyisi Esved’e nereye gideceğimizi sormaktı.

Bade: Akşam nasıl bir yere gideceğiz?

Esved: Sahil kenarına. Üstüne bir şey al. Benim ceketimi giymek istersen o başka

Bade: Senin ceketini ne giyeceğim be.

Esved: Zamanı gelince hatırlatırım sözünü

Bade: Öyle bir an gelirse hatırlatırsın.

Esved: Geleceğine o kadar eminim ki.

Bade: Çok çalışmaktan uyumadan rüya görmeye başladın Esved.

Esved: Öğreniriz rüya mı değil mi?

Cevap yazmadım. Mesajlaşırken sırıttığına emindim. Kıyafetlerime tekrar göz gezdirdim. En iyisi sade ve şık gitmekti.
Kot pantolon, tişört ve ceket giydim. Bir de mont tamamdı. Bugün onun ceketi giyilmeyecekti. Bundan sonra da tabi. Ne münasebetti. Kullanacağım çantayı alıp boşalttığım dolabı doldurmaya başladım.
Bir ara dolabımı düzenlesem iyi olacaktı. Kıyafetleri tıkmıştım dolaba çünkü. Makyaj masasına oturup önümdeki şeylere baktım. Günlük makyaj yapıyordum ama çok malzemem yoktu. İhtiyacım olmuyordu. Akşam yemeği olduğu için Efsun’un malzemelerine yöneldim. Çeşit çeşit ruj, maskara ve adını bile bilmediğim bir sürü şey vardı.

Yüzümün rengini eşitleyip maskara, eyeliner ve ruj sürdüm. Aynadan kendime baktım. İyiydi bence. Saçlarıma fön çektim. Açık daha güzel olduğunu düşünüyordum. Evden çıkmadan kendime baktım. Olmuştu işte. Fazla şeye gerek yoktu.

Çantamı da alıp evden çıktım. Ayağımdaki topuklularla yürümek zor olsa da kendimi tek gün diye teselli ettim. Kafeden içeri girerken etrafa baktım. Orta kalabalıktaydı. Günden güne değişiyordu. Üniversitenin yakınlarında olduğumuz için müşterilerimiz genelde öğrenciydi.

Beni gören Efsun masayı silmeyi bıraktı ve bezi masaya fırlattı. Kafasını kaldırıp kendi kendine bir şeyler söylerken yanına geldim.

“Allahım bana sabır şuna da akıl ver.”

Ne diyordu bu yine?

“Ne söyleniyorsun kendi kendine?”

“Çıldırtma beni ya. Pantolon, ceket yemeğe mi gidilir? Bu işi sana bırakan bende kabahat.”

“Nasıl gitseydim Efsun? Abiye mi giyseydim?”

“Şık bir elbise giysen bir yerin eksilmez. Bu ne ya? Yürü eve gidiyoruz vaktimiz var daha.”

“Hayır iyiyim ben böyle ya.”

“Ne oluyor kızlar?”

Efsun’a laf yetiştirmekten yanımıza gelen Mahir’i fark etmemiştim.

“Ne olsun şu giydiğine bak.”

Mahir beni süzüp anlamaz bakışlarla Efsun’a döndü.

“Çok güzel olmuş. Ne var anlamadım ben?”

Mahir’in yanağını öpüp Efsun’a baktım. Bakışlarıma kötü kötü bakıp işaret parmağını bana doğru salladı.

“Sonra yok Esved beni beğenmedi, yok oraya uymamışım diye ağlama bana.”

FIRÇA İZLERİ (İLK KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin