11.BÖLÜM

31 3 0
                                    

🖌

 
Sağlık. Hayattaki kayda değer sayılı şeylerdendi. Milyonlarında olsa sağlık olmadan hiçbir anlamı yoktu. Senin hasta olman değil de sevdiklerinin harap olması koyardı insana. Sen bir şekilde atlatırdın acıyı ama çevren atlatamazdı.

Esved kim bilir ne haldeydi. Babasını ne kadar sevmiyorsa annesini o kadar çok seviyordu. Hiç tanımamama rağmen ben bile çok sevmiyor muydum zaten? Anneydi işte nasıl sevilmezdi? Ne olursa olsun seni dokuz ay karnında taşıyıp dünyaya getiren kadındı.

Esved’i bulmalı ve ona destek olmalıydım. Sözlerle destek olunacak zamanı geçmişti artık. Ona sıkıca sarılacak ve yanında olduğumu hissettirecektim. Buna ihtiyacı vardı biliyordum.

Arabaya bindiğimden beri sayısını unutacak kadar çok yaptığım gibi onu aradım. Hala ulaşılamıyordu. Gideceğim yerde bulamazsam nerede bulabilirdim bilmiyordum. Ama bulmak zorundaydım.  Onu görmek zorundaydım.

İstanbul’a giriş yaparken aklımda ve kalbimde sadece o vardı. Uzun bir süre daha bulunduğu yerde kalacaktı, hissediyordum.

Geceye yaklaştığımız için azalan trafikte yarım saat sonra gelmiştim. Önümdeki binaya baktım. Harabeyi andıran bina gece saatlerinde olduğundan daha korkutucuydu. Yukarıda olup olmadığını bile bilmiyordum. Ama şansımı denemeli ve yukarı çıkmalıydım. Çantamdaki biber gazımı elime alıp arabadan indim. Bu tarz binalarda geceleri tekin insanlar olmazdı.
Binaya girmeden son bir defa daha onu aradım. Sonuç değişmemişti. Binanın ön kısmına gelip yukarı baktım. Aşağı doğru sarkan bacaklar vardı. Büyük ihtimalle oydu. Derin nefes alıp binaya girdim. Altı katlı olan binayı temkinli adımlarla yavaş yavaş çıktım.

Nefesimi düzene sokup biber gazını cebime attım. Çatının kapısını açıp oturan erkeğe baktım. Bu saçları nerede görsem tanırdım. Esved’di.

Çantamı biraz gerisine koyduğu ceketin üzerine bıraktım ve yanına oturdum. Hızla bana döndü. O kadar dalgındı ki ayak seslerimi duymamıştı. Kafamı çevirdim ve yüzüne baktım. Çok yakındık nefes alışverişlerini duyabiliyordum. Elimi kaldırdım ve kızarmış gözlerini etrafını sevdim. Bana bakmaya devam ederken kollarımı boynuna doladım başımı oraya gömdüm.

Onu içime katmak istercesine sarılıyordum. İçime girsin ve onu orada saklayayım isterdim. Üzüntülerden, acılardan onu korumak isterdim.

Kollarını belime dolamış ve bana sıkıca sarılmıştı. Elimin birini saçına çıkardım ve onları sevdim. Bir elim saçında bir elim boynunda uzun süre sarıldık. Kaç dakika öyle kaldık bilmiyordum ama bunu uzun süre daha devam ettirebileceğimizi biliyordum.

Yüzünü görebilmek için kollarımı gevşettim ve biraz geri çekildim. Kollarım hala omuzlarındaydı tamamen kendimi çekmemiştim.

Yüzüme baktı ve alnımı öptü. Dudaklarının ikinci defa tenimle buluşmasıydı bu. Uygun bir an değildi belki ama bizim için özel olan bir yerde olması mutlu etmişti.
Dudakları tenimden ayrılırken gözleri gözlerimi buldu ve sıkıca tutundu.

“Teşekkür ederim.”

Kafamı hafifçe iki yana salladım.

“Etme. Senin de yerimde olsan yapacağın şeyleri yaptığım için bana teşekkür etme.”

Dudağının kenarının kıvrılmasına izin verip kafasını salladı. Aklıma gelenle montumun cebine uzandım. Telefonumu çıkarıp mesaj yazarken ona açıklama yaptım.

“Caner sayesinde haberim oldu. Yanımda olduğunu haber vereyim.”

Bir şey demeden mesajıma baktı.

FIRÇA İZLERİ (İLK KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin