13.BÖLÜM

29 3 0
                                    

🖌

 
Sevdiğiniz birini kaybetmek kötüydü ama sevdiğiniz birinin yakınını kaybetmesi çok daha kötüydü. Nasıl destek olacağınızı ne yapmanız gerektiğini asla bilmiyordunuz. Konuşsanız kelimeler işe yaramıyordu. Sadece yanında otursanız bir şey yapmanız gerektiğini hissediyordunuz.

Ben resmi düşüreli, Esved yıkılalı birkaç saat olmuştu. Hepimiz bir köşeye yığılmış oturuyorduk. Kader Teyze morga alınmıştı. Birazdan Esved annesini son defa görecekti. Ona sarılmak ve içime sokmak istiyordum. Yaşadığı bütün acılardan korumayı ve yanındayım demeyi istiyordum. Gözyaşlarım ara ara akarken yanaklarımdaki nemlilik sürüyordu.

Bakışlarımı Kadirlere çevirdim. Yan yana oturmuş ellerine bakıyorlardı, uzun zamandır kıpırdamamışlardı.
Gözlerim eşini aradı, hayat bulduğu diğer yarısını aradı.

Esved… Nasıl, ne zaman girdiğini bilmediğim kalbimde yeşeren ve büyüyen sevdam. Düştüğü yerden kalkmamış gözleri parkedeydi. Çok nadir kırpıyordu. Ona uzak durmaya daha fazla dayanamadım. Kalktım ve yanına oturdum, başka hiçbir şey yapmadım. Sadece yanında olduğumu bilsin istedim.

Beyaz terlikli bir çift ayak görene kadar yerden gözlerimi çekmedim. Benim gibi Esved de başını kaldırmıştı.

“Beni takip edin Esved Bey.”

Esved bana baktı. Biliyordum kalkacak gücü kendinde bulamıyordu. Önce ben kalktım ve ona destek oldum. Saatlerdir oturduğu için sendelese de kalktı.

Gözlerimin içine bakıyordu, teşekkür ediyordu. Gözlerimi kapatıp açtım, teşekkür etme dediğimi anladı, hep anlardı.

Annesine vedasını yalnız yapmalıydı. Bu yüzden koridorun başına kadar peşinden gittim ama ilerisine gitmedim. Onu burada bekleyecektim.

Kaç dakika, saat geçti bilmiyorum ama kapı sesi duyunca dayandığım duvardan ayrıldım. Sendeleyen Esved’i  görünce hemen yanına gidip kolunu tuttum. Bana bakan gözlerinden düşen bir damla yaşı sildim. Yenisi eklendikçe ben sildim. Dudakları titriyordu, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu.

“Tutma gözyaşlarını. İçine akmasına izin verme, sal hıçkırıklarını. Yanındayım ben.”

Titreyen sesime inat cümlemi bitirdim. Bunu bekliyormuş gibi ağzından hıçkırığını saldı. Birlikte yere düştük. Annesiyle aramızda bir duvar vardı. Başını boynuma gömmüş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Hıçkırmamak için ısırdığım dudağım her an kanayabilirdi. Saçını okşadım. Ben annen de olurum demek istedim ama sustum. Anne nasıl olunur bilmezdim ki ben.

Sesi içine kaçana kadar birlikte ağladık. Kızarmış gözlerini onlardan farkı olmayan gözlerime çevirdi. Titreyen dudağını umursamadı.

“Bu gece… Beni koynunda uyutur musun?”

Bu masum isteği karşında hafifçe tebessüm ettim ve başımı salladım. Birbirimize destek olarak kalktık. Hala odanın önünde bekleyen Canerleri gördük.

“Caner biz Esved’e geçiyoruz. Haberleşiriz yarın.”

Esved’e, dostuna bir bakış attı ve beni onayladı. Arabayla gitmek ikimiz içinde sağlıklı olmazdı. Bir taksi çevirdik. Eve gidene kadar yaptığım tek şey elini tutmak olmuştu.

Uzattığı anahtarı alıp kapıyı açtım. Sabah gülerek ayrıldığımız eve ağlayarak giriyorduk. Hayat acımasızdı.

“Duş al istersen.”

O dediğimi yaparken odasına girdim. Yatağın üstünde duran sabah giydiğim kıyafetleri üzerime geçirdim. Salondaki camın önüne geçip dışarıyı izledim. Aradan uzun zaman geçmişti ve Esved’den ses yoktu. Onun ne halde olduğunu sadece tahmin edebilirdim. Benimde annem yoktu ama ben anne sevgisini hiç tatmamıştım, onu hatırlamıyordum. Yokluğu o kadar acıtmıyordu. Ama Esved uzun yıllardır anne sevgisini tatmış bir adamdı.

FIRÇA İZLERİ (İLK KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin