4.BÖLÜM

72 7 0
                                    


Merhaba keyifli okumalar.

Voteve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Yukarıya Badeyi bırakıyorum.


                                                                            
Herkesin farklı dertleri vardı. Bazen dışarıya yansıttığımız ve içimizde yaşadığımız bambaşkaydı. İkincisi kahvesini içerken harıl harıl test çözen şu kız mesela. Üniversite sınavına hazırlandığına eminim. Dıştan baktığımızda çok çalışıyor kazanır diyebiliyoruz. Ama içinde ne yaşadığını tahmin edemiyoruz.

Yanındaki kadın ona aşkla bakarken onu takmayan adama kolaylıkla kadını sevmiyor damgasını yapıştırabiliriz. Ama belki de farklı bir derdi var.

Arkadaşları gülerken geldiğinden beri tebessüm bile etmeyen yan masamdaki kız ya da. Egolu ya da arkadaşlarını sevmiyor diyebiliriz. Ama ne kadar doğru bilmiyoruz.

Resim çizerken sadece görüleni çizmeyi doğru bulmuyorum. Duygu yoksa resmin bir anlamı yok. Masadaki bardağı tıpatıp çizersem benim resmim olmaz ki o. Kendimden hiçbir şey katmıyorsam benim değildir.

“Dalmışsın yine.”

Masaya oturan Efsun’a döndüm.

“Düşünüyordum öyle işte.”

“Kafedeki insanları çizmekten hiç vazgeçmeyecek misin?”

“Oyalanıyorum öyle. Kafe sakin bugün baya.”

“Evet havayı görmüyor musun çok yağmur yağıyor.”

“Fırtına çıkabilir.”

“Biz eve gittikten sonra mümkünse çıksın.”

“Saat daha 1 biz eve gidene kadar on defa çıkar ve biter.”

“Doğru. Ben Esat’a bakayım. Beceremez o şimdi.”

Efsun masadan kalkarken çizim defterimi kapattım. Kafenin kapısının açılmasıyla gelen soğuktan korunmak için hırkama iyice sarıldım. Kafe sakindi dersim de yoktu. Böyle olunca da vakit geçmiyordu. Bizimkilere bakmak için bardağı ve defteri alıp kalktım.

“Üşüyor musun?”

“Ne zaman ısındım ki ben? Donuyorum.”

Yazın bile üşüme yeteneğine sahip bir insandım.

“Benim hırkam daha kalın bunu giy.”

“Sen üşürsün Cihangir.”

“Çıkaracaktım zaten.” Dedi ve çıkarmak için hırkama uzandı. Ona yardım ettim ve çıkardım. Bir bebekmişim gibi kendi hırkasını bana giydirdi. Daha kalın ve yumuşaktı. Bir de Cihangir’in kokusu mükemmel bir üçlü olmuşlardı.

“Sağ ol.”

Saçımı karıştırıp sigarasına uzandı. Bir şey demeden dışarı çıktı. Belliydi ne yapacağı zaten.

Etrafa göz gezdirirken içeri giren müşteriyle kaşlarımı kaldırdım. Niye gelmişti ki bu adam şimdi?

Esat ve Efsun ortalıkta yoktu. Mahir de başka müşteriyle ilgileniyordu. Mecbur ben alacaktım siparişi. Masaya oturunca menüyü alıp yanına yöneldim.

“Hoş geldiniz.”

Kafasını kaldırıp bana baktı.

“Aa, Bade nasılsın?”

FIRÇA İZLERİ (İLK KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin