Uzun bir süre gözlerimizi birbirimizden ayırmadık. Çenesiyle hafifçe dışarıyı işaret ettiğinde bıkmış bir nefes aldım.
"Size afiyet olsun. Kantinde görüşürüz." Dedim ve yalnızca bir lokma aldığım tepsiyle ayağa kalktım hızlıca.
Hepsi arkamdan bir şeyler sorarken Jihoon kapıdan çıkarken ona yetişmiştim.
"Jeon peşimde böyle koşmak okuldaki itibarını zedelemiyor mu?" Diye sordu elleri ceplerinde rahat bir tavırla.
Kolumu rahatlıkla omzuna atıp kendime çektim.
"Niye öyle diyorsun sevgili arkadaşım. Sonuç olarak sen çağırdın ben de geldim. Arkadaşlar bunun içindir."
Kolumun altında gerildiğini hissettim. Bu beni gülümsetirken birlikte arka bahçeye gittik. Duvara yaslandım.
"Neden çağırdın?" Diye sordum net bir sesle.
Alayla güldü.
"Seninle eğlenmek, korktuğunu izlemek zevk veriyor." Dedi.
"Anladım. Bana ne istediğini söyle. Beni tehdit etmeyi bırakman için ne yapmalıyım?"
"Annemin hastane masraflarını karşıla."
"Ne?" Diye sordum.
Yutkundu. Kafasını eğerken onu izledim.
"Annem kanser ve ameliyat olması gerek ama..."
Nefes alırken sakince onu dinledim.
"Hastane masraflarını karşılamamız imkansız. Jungkook. Annemi kaybedemem. Kardeşim de var. Ona tek başıma bakamam."
Bu güçlü görüntüsünün ardındaki kişiyi kesinlikle böyle biri beklemiyordum. O sürekli alayla güler ciddiye almaz etrafındakileri tehdit ederdi.
"Ayarlamaya çalışacağım. Ben yapamazsam bundan nefret etsem dahi babama söylerim. Muhtemelen kendi reklamını yapacaktır ama benden bu ricada bulunduğuna göre babamı sorun etmezsin diye düşünüyorum."
"Teşekkür ederim." Dedi.
Gülümsedim.
"Annen iyileştiğinde tüm okulun önünde dizlerinin üzerine çöküp benden özür dilemeni istiyorum Jihoon...-ah." Dedim eğlenerek.
"Annem iyileştiğinde kendimden nefret etmeme sebep olsa dahi bunu yapacağım." Dedi.
"Numaranı ver." Dedim telefonumu ona uzatıp. Numarasını yazdı.
Onu kaydederken omzuna iki kere vurup yanından geçtim. Keyfim yerine gelirken paranın bir kez daha bir şeyi halletmesi hoşuma gitmişti.
Ellerim ceplerimde her zamanki gibi etraftakiler ne kadar yakışıklı olduğumu fısıldarken kantinde bizimkilerin yanına oturdum.
"Jihoon'la aranızda ne var? Geçen gün seni tehdit ediyor gibi görünüyordu. Bugünse mutlu gibisin?" Dedi Hoseok Hyung emin olamayarak.
"Hiç. Eğleniyoruz birbirimizle. Bir gün o benim sinirimi bozuyor ertesi gün ben."
Jimin'in kahvesini alıp dudaklarıma götürürken Taehyung'un mırıldanmasını duydum.
"Jimin de oradan içmişti."
Gerçekten bu kendi kendine mırıldanmaydı. Hatta kimse duymamıştı bile. Tam yanında oturduğum için muhtemelen sadece ben duymuştum. Bu durum onu ne ilgilendirir bilmiyordum. Muhtemelen Yoongi Hyung yüzünden rahatsız oluyordu Jimin'le bizim yakınlığımızdan. İyi bir arkadaş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite ~Taekook
Fanfiction"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını." Daddy Issuses...