Ev bakarken neden beni de ordan oraya sürüklediklerini bilmiyordum. Taehyung sabahın erken bir saatinde, bu o kadar erken bir saat ki babamla konuştuklarını bile duymuştum, beni uyandırmaya gelmiş ve ev bakmaya gideceğimizi söylemişti.
Uyandırılmaktan nefret ederdim. Özellikle tatil gününde. Bu yüzden mızmızlanmadan edemiyordum.
"Seokjin neyi beğenmiyorsun? Üniversiteye de yakın işte."
Yarım saatlik araba mesafesindeydi. Yani yakındı gerçekten.
"Güneş almıyor güneş."
"Ampul bu yüzden icat edildi." Dedi Hoseok Hyung da uykulu olduğunu belirtir biçimde.
Hepsini sikmek istiyordum. Beni uykumdan ev için uyandırmışlardı. Hem de daha aylar vardı. Aylar. Duvara yaslanmış onların tartışmalarını uykulu gözlerle izliyordum.
"Jungkook bir şey söyle." Dedi Seokjin bana dönerek.
İrkilerek gözlerimi açtığımda sinirli gözleriyle denk geldim.
"Haklısın." Dedim çabucak.
"Kesinlikle gezmeye devam etmeliyiz. Ama lütfen uyuduktan sonra."
Göz devrişini izlerken bir haftadır bizden uzak duran Jiminsiz ev bakmak kötü hissettiriyordu.
"Kahvaltı yapmaya gidelim madem." Dedi.
Herkes anında onu onaylarken arabalara binmiştik. Arka koltuğa tek başıma oturmanın rahatlığıyla kıvrılırken gerçekten saniyeler içinde uykuya dalmıştım.
Bu sefer sabaha kadar gerçekten oyun oynamıştım. Tatil olduğunu bildiğim için kafam rahattı ancak birden gelip uyandırılmak ve yola koyulmak beklemediğim bir şeydi.
"Jungkook uyan."
"Siz gidin ben uyuyacağım."
"Ya aptal aptal konuşma kalk. Kahve içersin gelirsin kendine."
Hoseok Hyung kolumdan çektiğinde dudaklarımı büzerek kalktım. Taehyung'un arabasıyla gelmiştik. Arkada da Seokjin hyunglar vardı. Onların gazabına uğramak istemedigim için kalkarken içimden kendi kendime küfür ediyordum.
Taehyung'la yan yana otururken kafamı omzuna yaslamıştım.
Sevgili olmamız için erkendi. Tüm olaylar çok yeniydi. Birbirimizden etkilendiğimiz, hatta bunun bir tik üstü olan hoşlandığımız gerçekti. Ancak bu gerçek bir sevgi mi değil mi emin değildim. Bu yüzden muhtemelen arada birbirimizi öpmemiz ve biraz ileri gitmemizden daha öte gitmeyecekti şimdilik.
Öncelikle benim hayatımı düzenlemem gerekiyordu. Hatalarla dolu bir hayatım vardı. Zaten onun da acelesi yoktu. Sadece aramızda reddemediğimiz bir çekim vardı ve bunu engellemek biraz zor oluyordu. Hayatımda ilk defa duygularımla yönelmek istiyordum bir insana. Onunla seks yapmak değil aşkımızı birleştirmek istiyordum. O özeldi ve ben onun bedenini bir kaç arzu ve kendimi tatmin ederek basitleştirmek istemiyordum. Bu yüzden eğer ona aşık olmazsam hiç bir şeyi ileri taşıyarak onu bu kirli bedenimle birleştirmeyecektim.
Halbuki aşkın ne demek olduğunu bilseydim her şey daha kolay olurdu. Çünkü ben kendimi ona aşık olmak için zorlarken sadece daha da bağlamıştım.
O gün evi seçmemiştik. Jimin'siz seçmememiz gerektiğinin herkes bilincindeydi. O yüzden biraz daha eğlenmiş ve dağılmıştık.
Yavaş yavaş listelerin gözüktüğü yere yukarıdaki balkon gibi kısımdan baktım. Kalabalıkta gözlerimi gezdirdim umursamazca. Ardından gözlerimi ikinci sınıfların listesine çevirdim. Birinciydim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite ~Taekook
Fanfiction"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını." Daddy Issuses...