Akşam yemeğine Seokjin'in sözünü dinleyerek ben de katılmıştım. Israr falan ettirmemiştim. Birazdan kusacağımı bilerek bu sessizlikte sakince yemeğimi yedim.
Kafamı dahi kaldırmamıştım.
"Açıklama yapmak ister misin?" Diye sordu Jimin.
"Her şey ortada. Birde benden mi dinlemek istiyorsun?" Diye sordum kafamı kaldırmadan.
"Sadece bir bahanen olduğuna inanıyorum." Dedi sessizce.
"Bahanesi olmadığı belli. Ergenlikten çıkmasını bekleyeceğiz sabırla." dedi Yoongi.
Buna karşı sesimi çıkarmadım. Tek yapmak istediğim kafamı kaldırıp Taehyung'un yüzüne bakmaktı.
"Afiyet olsun." Diyerek kalktım ayağa tabağım bitince. Elimi yavaşça karnıma sararken kusmak için kesinlikle hazırdım.
Taehyung'la göz göze gelirken bakışları sertti. Gözlerimi kaçırdım.
"Miden mi bulanıyor?" Diye sordu Seokjin Hyung kolumdan tutarak.
"Hayır bulanmıyor. Ders çalışmam gerek." Dedim rahat bir ifadeyle.
Kafasını salladı. Merdivenleri hızla çıkarken odama girdiğim gibi kapıyı kilitleyerek kendimi banyoya atmıştım. Gözlerimi sımsıkı kapatırken göz yaşlarımla birlikte kusmaya devam ettim. Tüm yediğim yemekten kurtulunca kendimi sifonu çekerek yana bıraktım. Elimi ağzıma kapatırken bacaklarımı kendime çektim. Nefret ediyordum. Bu kadar güçsüz olmaktan, nefret ediyordum.
Kendime geldiğimde soğuk yerden kalktım. Dişlerimi fırçalayıp aşağı indim. Kendime kahve yaparken kulağımda kulaklıklarım vardı.
Dirseklerimi mermere koyarak kafamı eğdim. Gözlerimi kapatırken dolan gözlerim yüzünden dişlerimi sıktım. Gerçekten ona bunları düşündürttüğüm için kendimden nefret ediyordum. Bunları düşünmelerine sebep olan babamın huylarından nefret ediyordum. Bu hayattan nefret ediyordum. Her şeyi toparlamışken mutlu insanları üzmekten nefret ediyordum.
Ağlamamak için kendimi sıkarken kupayı aldım. Hızla aldığım için elime bir kısmı döküldüğünden refleksen bırakıverdim. Lavobaya düşüp kırılan bardağa baktım. Kendi kendime gülerken kafamı iki yana sallayarak parçaları toplayıp çöpe attım. Kahve falan içmeyecektim tamam. Belki de yalnızca uyuyup bir daha da uyanmamayı dilemeliydim.
Elimden sızan kan mermeri kirlettiğinde bir de burayı temizleyeceğim için göz devirdim. Suyu açıp elime tuttum. Elimin üzeri kızarıktı. Güzel hassas olmaktan da nefret ediyordum.
Mermerin üstünü silerken parmağıma batan şeyi hissederek kaşlarımı çatarak parmağıma baktım. Parça oradaydı. Acıdığı için yüzümü buruştururken neyseki odamda bunu çıkarabileceğim malzemeler vardı. Yoksa "ilgi" görmek için Seokjin veya Namjoon Hyunga gitmek zorunda kalabilirdim.
Kan yere akmasın diye elime peçete alıp altına koyarken mutfaktan çıktım.
Merdivenleri çıkıp odama girerken hemen arkamdaki odanın kapısının açılmasıyla gerildim. Taehyung'la odalarımız karşılıklıydı.
Kapıyı dirseğimle açıp kendimi içeri attım. Kafamı kaldırmadan kapıyı kapatıp hızlıca kitaplıkta bulunan kutuyu alıp çalışma masamın üzerine koydum. Küçük cımbız tarzı şeyi alırken saf alkol döktüm.
Dayanamayacağımı bildiğim için ağzıma bir tişörtümü alırken derin bir nefes alarak yaranın içinde olan parçayı tuttum. Aynı anda nefesimi de tutarken çıkarırken tekrar kesmiştim birazcık. Sol elimi kullanmayı geliştirmem gerekiyordu. Sonrasında temizleyerek sarmıştım elimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite ~Taekook
Fanfiction"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını." Daddy Issuses...