Kim Taehyung
Arabamla bahçeye girdim. Babasıyla konuşan Jungkook'u gördüğümde kaşlarım çatıldı.Gözleri kısaca bana kayarken göz göze geldik. Aslında babasının hakkından geliyor gibiydi. Yine de bir kez daha psikolojisini etkileyecek bir kavgaya girmesini istemiyordum. Bu yüzden saygısızlık veya terbiyesizlik umrumda olmadan onlara doğru yürümeye başladım arabamı park edip iner inmez.
Bay Jeon, Jungkook'un yüzüne eğildi.
"Sun Hee'yi elinde tutamamışsın. Halbuki onu gelip alırken ne kadar kararlıydın. Olayları annen anlattı." Dudaklarını yaladı. Ardından dili dişlerinde gezindi ve güldü.
Jungkook babasının kopyası gibiydi. Karşısındakini parçalamak istediğinde Jungkook da tam olarak aynı hareketlerde bulunuyordu.
"Düşünüyorum da benden hiç bir farkın yok. Başarı, baskınlık, zeka, bu poker face, birilerini yönetme arzusu... asla kınamıyorum. Ben de babamdan nefret ederdim ama onun gibi olacağımı da bilirdim. Sense bunu reddederek yalnızca aptallık yapıyorsun."
Jungkook aniden elini babasının yüzüne doğru kaldırıp nazikçe koydu ve yüzünde alaylı acıyan bir gülüş belirdi.
"Sen gerçekten sevilmediğin için öylesine iğrenç bir varlığa dönüştün. Ama o senin inanmadığın tanrı bunun devam etmesine izin vermiyor. Çünkü ben düşünemediğin kadar çok kişi tarafından seviliyorum ve biliyorsun babacık bir kaç sevgi görünce kediye dönecek kadar zayıf biriyim."
"Sen yalnızca rol yapıyorsun." Dedi Bay Jeon ciddileşirken.
"Tamamdır Bay Jeon dediğiniz gibi olsun. Sizi redderek ikna etmeye çalışmayacağım. Ah bu arada düşünüyorum da her yalnız kaldığında bana geliyorsun. Karın ve kızın eve dönmemiş gibi. Sana tavsiye yemek yiyecek insan bulamıyorsan yemek masasında oturarak zaman kaybetme. Odana geç ve iç. Terapi gibi. Sana hayatında başarılar. Bir de bi ara tekrar satranç oynayalım. Şimdi sevgilimle ilgileneceğim. Biraz hasta görünüyor. Boşuna tıp okumuyorum."
Bana doğru dönüp yürümeye başlarken konuşmaya devam etti.
"Hoş tıp okumasam dahi hep kendi kendimi iyileştirmek zorunda kaldığımdan bu konuda doktora falan yaptım."
"Jungkook beni hiç bir zaman yenemezsin." Dedi Bay Jeon.
"Seninle savaşmıyorum ki." Dedi kollarını boynuma dolayıp parmak uçlarına çıkıp dudaklarını alnıma değdirirken.
"Ateşin yükseliyor. Gel duş alalım."
Dudaklarımı boynuna bastırdım. Sonunda tüm gün yanıp bittiğim koku ciğerlerimle buluşurken kesinlikle o guccinin binlerce dolarlık parfümleri bile bu kokunun yanında işlevsizdi. Jungkook yanında birilerinin olduğuna inandığı sürece babasını hatta tüm ailesini umursamıyordu. Onun yanında olmaktan mutluydum.
Birlikte eve girdik. Dudaklarıma uzanırken onu durdurdum.
"Jungkook hastayım bebeğim. Sana da bulaştırmak istemiyorum." Dedim.
Bedeni zayıftı. Hasta olmasını istemiyordum. Olası bir hastalık aldığı kiloları anında vermesine neden olurdu.
"Sorun değil. Ev doktor dolu." Dedi omuz silkerek.
Odama çıktık birlikte.
"Sende gel banyoya." Dedim mızmız bir şekilde.
"Sana çorba yapacaktım aslında." Dedi.
"Normal yemek yerim o kadar da kötü değilim." Dedim ve gömleğinin düğmelerini çözmeye başladım. Dudaklarımdan öpücük çalarken ona kaşlarımı çatarak baktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite ~Taekook
Fanfiction"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını." Daddy Issuses...