İlgi. Bana ilgi gösterilmesine bayılıyordum. Beni düşünmeleri hoşuma gidiyordu. Öyle ki şuan Taehyung'un bedenime dolanan kollarıyla ona karşı ısınmış hissetmiştim.
Beni sakinleştirdi. Gerçekten bunu yaptı. Kollarını bedenime dolaması ve beni düşünceleri itmesiyle birlikte bu bir dakikadan az bir sürede gerçekleşti.
Sakinleşsem dahi o benden ayrılmadı. Sonra düşüncelerim aniden tamamen ona odaklandı. Kollarım istemsizce kalkıp onun beline güçsüzce tutundu.
Bunu yapmamla birlikte bana daha sıkı sarıldığında bir dakikayı geçiktir kokladığım kokusunu daha yemi algıladım ve yemin ederim birden bu kafama vurmuştu. Sarhoş ediciydi. O kadar güzeldi ki... onun her şeyi güzeldi. Mükemmeldi.
Bana sarılıyordu. Bu gerçekle aniden kalp atışlarım hızlanırken sıcak bastı. Hafifçe öksürerek geri ayrılırken yaptığının arkadaşlıktan öte bir şey olmadığını bilsem dahi benim kalp atışlarımın hızlanması yanlış bir şeydi.
"Teşekkür ederim. Gidelim mi?" Diye sordum.
"Gidelim." Dedi.
Birlikte soyunma odasından çıkıp pratik odasına girdik. Kızarmış burnuyla son derece tatlı olan kardeşime gülümsedim.
"Gel bakalım güzellik." Dedim tek kolumu kaldırırken.
Anında gelip kolumun altına girerken onu tek kolumla sarıp hep birlikte dışarı çıktık.
"Babam çok kızacak." Diye fısıldadı.
"Biliyorum." Dedim kafamı sallayarak.
Jisoo ve Taehyung arkamızdan sakince geliyorlardı.
"Jeon Jungkook müdürün odasından bekleniyorsun." Adımın yankılanması pek de umrumda değildi. Hastaneye gitmem gerekiyordu. Öyle veya böyle bu konudan bir şekilde sıyrılacaktım. Sevgilimi bile sokabilirdim araya. O da zevkle müdahele ederdi.
Gerçi söz konusu kardeşim olduğu için babamın da olaya el atacağına emindim. Yani sanırım.
Bahçeye çıktığımda tüm gözler bize döndü. İstisnasız tüm gözler. Bahçe kapısından çıkarken gelen şoföre baktım. Önümde eğilirken kafamla selam verdim. Arabanın kapısını açtım. Sun Hee'nin alnına dudaklarımı bastırırken tek elimle saçlarını düzelttim.
"Sorun yok tamam mı? Babamı arayıp anlatacağım."
Kafasını salladı. Açtığım kapıdan içeri girdi.
"Hadi sen de geç bakalım. Teşekkür ederim sana da."
"Sun Hee için." Diyerek gülümsedi ve içeri geçti. Kapıyı kapadım. Şoför de giderken telefonumu çıkardım sıkıntılı bir şekilde.
Taksi bulmak için adımlarken aniden kolumdan tutuldum. Hafif irkilerek arkamı dönerken Taehyung'u unutmuş olmama karşı kendime kızasım geldi.
"Birlikte gitmiyor muyuz?"
"Derslere gitmen gerekmiyor mu?" Diye sordum ona.
"Çoktan sınıfta kaldım bile." Dedi omuz silkerek.
"Yine mi?" Diye sordum şaşkınlıkla.
"Bir çoğumuz kaldık. Tüm gece bara gidersek aksi mümkün değildi. Şimdi gidelim mi?" Diye sordu.
"Olur." Diye mırıldandım. Telefonumdan babamı ararken ana yola doğru yürümeye başladık Taehyung'la.
"Jeon? Ben de tam seni arıyordum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite ~Taekook
Fanfic"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını." Daddy Issuses...