Taehyung olmasaydı Yoon Ho'ya muhtemelen sarılırdım. Ancak onu üzmek veya sinirlendirmek istemiyordum. Yine de beklemediğim bir şey oldu. Taehyung'un bir eli nazikçe belimde durmasına rağmen Yoon Ho tarafından çekilivermiştim.
Kolları belime dolanırken bir kolumu yavaşça kürek kemiğine koyup bir kaç defa vurdum hafifçe. İyi hissettirmemişti. Sebebi Taehyung değildi. Eski günleri hatırlatıyordu.
"Kendine iyi bak Jeon." Dedi ve bana sarıldığı hızla ayrılarak albümü aldığı gibi gitti. Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken arkasından bakakalmıştım.
"Jungkook."
Yavaşça arkamı döndüm. Taehyung sert ifadesiyle bana bakıyorken aslında kendimi savunmak için her zaman yeterli cümlelerim vardı. Haksız dahi olsam karşımdakine karşı her zaman haklı çıkarabilirdim. Ancak Taehyung'a karşı bu yapmayacaktım. Onu manipüle ederek kullanmayacaktım.
İnsanları deli gibi manipüle edebilme yeteneğim vardı. Üzerimdeki ucuz numaraları da hiç bir zaman işe yaramazdı çünkü ben olayı işin ustası olan babamdan bizzat yaşayarak öğrenmiştim.
"Efendim?" diye sordum.
Bakışları sertti. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
"Gidelim mi?" Diye sordu.
Kafamı salladım usulca. Eğer bana sinirlendiyse benim hiç bir suçum yoktu. O şekilde çekildiğimde elimden bir şey gelmezdi. Kendisi beni biraz sıkı tutsa bu yaşanmazdı. Beni elinde tutmayı başaramayan oydu. Ben bir şeylere karşı savaşacak gücü daha fazla kendimde bulamıyordum.
O önden ilerlerken arkasından ilerledim umursamazca. Çok da önemli bir olay değildi. Ben gereksiz kıskançlıklara giren bir insan değildim. Ona güvendiğim sürece hiç bir sorun yoktu. Ki ona güvenmesem bir ilişkiye başlamamıza da gerek yoktu.
Eve geri dönerken kahvaltıyı hazırlıyorlardı. Ben de onlara yardım için ellerimi yıkayarak katılırken Taehyung odasına çıkmayı tercih etmişti.
"Tatile haftaya gidiyoruz." Dedi Jimin reçeli tabağa dökerken.
"Bir çılgınlık yapar mıyız?" Diye sordum eski günleri hatırlayarak.
"Herkesten gizli olacaksa neden olmasın?" Diye fısıldadı.
"Siz iki melek bir araya gelince şeytana dönüyorsunuz. Ayrılın." Dedi Seokjin Hyung aramıza girerek.
Bizi tanımıştı. Buna ikimizde kıkırdarken Yoongi Hyungun sert sesi duyuldu.
"Orda hepimizin gözü sizin üzerinizde olacak. Yediğiniz bokları unutmadık." Dedi.
Dudaklarım büzülürken yıkılan hayallerime öylece el salladım.
Jimin bana gizlice göz kırparken neyseki ona bu konuda güveniyordum. Bir yolunu bulurdu o.
Kahvaltıya otururken Taehyung da kurutmadığı saçlarıyla aramıza katılmıştı.
"Ben uyuyacağım öğleden sonra. Erken kalktım bugün." Dedi.
"Ben dışarıdayım Yoongi'yle." Dedi Hoseok Hyung.
Aralarındaki çekimi hissetmiştim. Jimin umarım bundan rahatsız olmazdı. Onun üzülmesi son isteyeceğim şey bile değildi.
"Ben de markete gideceğim. Sıra bende." Dedi Seokjin.
"Ben de dışarıda olacağım." Dedi Jimin.
"Ben evdeyim." Dedim omuz silkerek.
"Ben de evdeyim." Dedi Namjoon hyung.
Böylece kahvaltı sonrası herkes dağılırken bir Namjoon Hyungla kahvaltıyı toplayıp bulaşıkları makineye yerleştirmiştik.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite ~Taekook
Fiksi Penggemar"Zira hesaba katmamış olmalıydı seni yaratırken tanrılar, güzelliğinin etkisine Afrodit'in bile kapılacağını." Daddy Issuses...