28

6.7K 712 83
                                    

Zaten birçok garip bakış üzerimdeyken birden gelip Jihoon'un önümde diz çökmesi daha da rahatsız hissettirmişti. İlgiyi severdim ancak bu bakışlar altında eziliyor gibi durmadan edememiştim.

"Özür dilerim Jungkook." Dedi yere bakarken.

Aklıma onunla haftalar önce yaptığımız anlaşma yeni yeni dolarken şuan buna gerek duymuyordum.

Bir dizimin üzerine çöktüm. Kafasını kaldırıp benimle göz göze geldi.

"Eğer unutmasaydım bunu yapmamanı isterdim. O yüzden bu anı unutalım ve sınıflarımıza gidelim." Dedim.

Gözlerinde bir duygu yoktu. Onun kolunun üstünü kavrayarak çektim. Ayağa kalkarken yanından geçerek okula girdim. Sınıfıma çıkarken insanların acıyan bakışları üzerimdeydi. Bunun nedeni bir babacığımın(?) olduğunu öğrenmeleri olduğunu gayet iyi biliyordum.

Bana böyle bakmalarını engelleyecek hiç bir şey yoktu. Para ben de varsa onlarda da vardı. Bu boğucu ortam da olmak yerine sanırım kütüphanede olmayı tercih ederdim. Yine de yanımdan ayrılmayan Jaehyun beni biraz daha rahat hissettiriyordu. Her zamankinin aksine daha sessizdi ancak  yanımdaydı. Biliyordum.

Birinci dersi atlatıp artık sürpriz olmayan sürpriz deneme sınavı için üst kata çıkarken diğerleriyle aynı sınıfta olmak beni rahatlatacaktı.

Duvar kenarına otururken Taehyung da en arkada oturduğu sırasından kalkarak yanıma gelmişti. Jaehyun çaprazıma otururken Yoongi onun yanındaydı. Bu şekilde sınıfa dağılırken kalem kutumdan lipbalmı çıkardım yine. Dudaklarımın üzerinde gezdirirken alaylı bakışlarla denk geldiğimde lipbalmı robotik bir şekilde dudağımdan ayırdım.

Çenem kasılırken elime kalemi aldım ve adını dahi bilmediğim çocuğu sırasına oturana kadar izledim. Basit bir özgüveni vardı. Diğerleri tarafından şişirilmiş biriydi. Birkaç söze, hatta biraz sert bakışlara bile dik tutabileceği bir kafası yoktu. Böylesine basit bir insanın üzerimde kurmaya çalıştığı baskı bile işe yarıyordu işte şuan. Çünkü tüm gün üzerimde olan bakışlar yormuştu.

Deneme kitapçıkları dağıtılırken hafifçe kafamı çevirerek Jaehyun'la göz göze geldim. Kafasıyla onaylarken bana güvenmesi hoşuma gitmişti.

Dudaklarımı yalayarak bacak bacak üstüne attım ve başlamamız söylendiğinde kitapçığı açtım. Soruları rahatlıkla çözerken üzerimdeki stresi attığımı farkettim.

Ayrıca Jaehyun'un yapamadığı soruların cevaplarını basit bir silgi yardımıyla veriyordum.

Sınavım oldukça kısa bir sürede bittiğinde gözlerim ilk defa Taehyung'a değdi. Çok da umursamadan öylesine soruları okuyordu.

"Okul birincisi yapayım mı seni?" Diye fısıldadım belli belirsiz.

Gülümsediğini gördüğümde öğretmeni yokladım. Kitapçıklarımızı değiştirdim. Onun sorularını da çözmeye başladığımda hafifçe Taehyung'a doğru kaymış Yoongi Hyungun görmesine izin vermiştim.

Bu anı yakaladığını biliyordum. Namjoon hyungun birinciliğine ve Seokjin Hyungun ikinciliğine dokunmadan onları üst sıralara taşımak için çözdüm soruları. Sonrasında öğretmenin bizi takmadna telefonuyla ilgilendiğinin bilincinde olarak Taehyung'un çözdüğüm kitapçığını Yoongi hyunga vermiş onun kitapçığını Taehyung'a vermiştim. Kafamı iki yana yatırarak kütlettiğimde sessiz sınıfta bu sesin yankılanması bile rahatsız etmişti beni.

Kalem kutumu, kitapçığımı ve optiği alarak ayağa kalktım. Taehyung da benimle birlikte kalkarken öğretmene verdik.

Birlikte sınıftan çıkarken birçok bakışın biz de olduğunu tahmin etmek zor değildi.

Aphrodite ~TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin