1. Bölüm

2.2K 95 6
                                    

Güneş Midtown caddesinde doğarken kiremit rengi evlerin dış cepheleri parlıyordu. Hava haziran sonlarına yaklaşırken etrafta derin bir sessizlik vardı.

17 numaralı evin diğer evlerden bir farkı yoktu. Kiremit renkli bir dış cephesine beyaz pervazlar eşlik ediyordu. Küçük ön bahçesi her zamanki gibi tertemizdi. Bu onu diğer evler gibi yapıyordu. 17 numaralı ev diğer evlerden tam olarak farksızdı.

Bütün Midtown caddesi sakinleri bu evin sahibi olan aileden çekinirdi. Aile genel olarak bu evde kalsa da onları daha çok yazın görürdünüz. İlk başta bu ne kadar garip gelsede herkes alışmıştı.

Midtown sakinleri duyduğu kadarıyla bay ve bayan Hamilton gezgin olduğunu biliyorlardı. Kızları ise Fransa'da yatılı okula gittiğini duymuşlardı. Onlar buraya taşındığından beri Hamilton ailesi sessizce hayatlarını yaşıyorlardı.

İşte bir haziran sabahı sarışın genç bir kız on yedi numaralı evin önünde durdu. Civciv sarısı saçları güneş ışığıyla daha fazla parlıyordu. Zümrüt yeşili gözleri ise dikkatlice evi süzüyordu. Üzerinde gözleri ile uyumlu yazlık bir elbise vardı. Sonunda metal bahçe kapısını geçti ve eve girdi.

17 Numaralı ev gayet sıradandı. Normal bir evden farkını göremezdiniz. Solmuş duvar kağıtları salonu kaplıyordu. Onlara eşlik eden krem rengi kanepeler ve açık unutulmuş bir televizyon. Ama genç kız çoktan garipliği sezmişti.

Salonu geçti ve yukarı çıkmaya başladı. Merdiven tırabzınlarının kırıldığını görünce kaşlarını çattı. Ah keşke asası yanında olsaydı.

Diana Hamilton sıradan bir insan değildi.O bir cadıydı. Cadı derken aklınıza sakın sakın o peri masallarındaki gibi bir izlenim gelmesin. O her insanda bulunmayan bir şey taşıyordu. Sihir. Ve bu sihri nasıl kontrol alması gerektiğini öğreniyordu. Her genç cadı ve büyücü gibi.

Annesi ve babasının kapısının önünde durduğunda elini kapı koluna uzattı. Ama hissttiği ıslaklıkla bir anda geri çekti. Çığlık atmamak için dilini ısırdı. Elinde kan lekesi vardı. Bu kan... Tek dileği umarım annesiyle babasının değildi.

Kapıyı açtığında ışıkları yaktı. Babası ve annesi yataklarında sırt üstü yatıyordu. İkisinin gözleri açıktı. Vücutlarında tek bir iz yoktu. Sanki ikisi de asla uyanmayacakları derin bir uykuya dalmış gibi duruyordu.

Diana şok içindeydi. Vücudu sanki buz kesmişti. Parmağını oynatsa sanki başına bir şey gelecekti. Annesi... Yemyeşil gözleri bomboş bakıyordu. Babası...

Daha fazla bakamayacağına karar verdi ve dışarı çıkmak için kapıya yöneldi. Ama dolaptan küçük bir mırıltı duyduğunda olduğu yerde kaldı. 

Babasının küçük beagle cinsi köpeği korkudan dolabın içine saklanmıştı. Onu kucağına aldı. Sesi titriyerek:

"Sanırım birilerine haber vermeliyiz. Kime yazsak Georgy?"

Köpek küçük bir mırıltı koydu. Diana:

"Haklısın. Bu durumda en iyisi bakanlığa yazmak."


Ölüm Meleği...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin