geç gelen manitler bölümü özel buyruun bol öpüşme içerir
Çağıl
Başa baş bir tenis maçı ardından soyunma odasında üzerimi değiştiriyordum. Kort iyi ki kapalıydı yoksa şubatta soğuktan donardık. Şu an dahil çok soğuktu. Aceleyle giyinmemin sebebi buydu. Spor çantamı tek omzuma astım ve kortta hala tükenmeden oynayan kızlara el salladım. "Ben çıkıyorum!"
"Yarın on dört şubat tabii çıkarsın,"diye güldüler.
Evrim gelip beni öpüp durunca öğrenmişlerdi. Böylece Evrim tehdit kalmadığını söylemişti. Ona gülmüştüm sadece. Beni kıskanınca çok tatlı oluyordu.
Dışarı çıkınca karşımdaki araba korna çaldı. Gülümsedim, Evrim doğumgününde babasına aldırdığı araba olmadan hiçbir yere gidemiyordu artık. Ben de sayesinde hızlı ulaşım sağlıyordum, hem şoförümden oldukça memnundum. Yanına binip çantamı arka koltuğa attım.
Güneş gözlüklerini düzeltti. "Çağıl Yargıcı, kalbime hasar vermeden önce lütfen haber ver."
Güldüm. "O kadar güneş yok, neden gözlük taktın balım?"
Gözlüğünü düzeltti. "Çünkü seksi görünüyorum."
"Evet. Evet öyle görünüyorsun."
Kıkırdadı. "Kemerin..."
Kemerimi taktığımda Evrim direksiyonu çevirmiş, trafiğe karışmıştı. Yan durarak biraz ona döndüm, gözleri kırmızıya dönen ışıktaydı. Arabayı durdurdu ve parmaklarıyla ritim tutmaya başladı. Başımı arabanın kapısına yasladım, Evrim'e ne kadar hayran olduğumu düşündüm. Kokusu, gözleri, gülüşü... "Kar mı yağıyor?"
"Efendim?"dedim dalgınlıkla.
Havaya baktı. "Kar yağıyor."
"Evet,"deyip gülümsedim. "Çok güzel."
İlk kavşaktan döndü, kar olduğundan dikkatli kullanıyordu. Beremi düzeltip radyoya uzandım. DKTT'nin Madem parçasını açtım. Evrim ben dinliyorum diye tüm şarkıları ezberlemişti.
Şarkının ortasını beklerken kaçamak bakışlar attık birbirimize. Oyun oynamayı bekleyen küçük çocuklar gibiydik.
Evrim başını yavaşça sallayıp güldü. "Madem seni çok istiyorlardı, öylece ortaya koymasalardı!"
Ona yaklaşıp devam ettim. "Aldım bi' kere, geri vermeyeceğim. Aşığım, mutluyum, vazgeçmeyeceğim!"
Işıklarda durdu, şarkıyı sesimizle bastırdık. Dudaklarıma bakarak söylediği için bir anlığına afallasam da toparlandım.
"Madem seni çok istiyorlardı
Öylece ortaya koymasalardı
Aldım bi' kere, geri vermeyeceğim
Kim ne derse desin "Bana ne!" diyeceğim."Elini direksiyondan ayırmadan dudağımın kenarını öptü, ben onu ensesinden nazikçe kavrayarak dudaklarımızı saniyeliğine birleştirdim. Geri çekiliyormuş gibi yaptığı zaman bana yaptığı yavru köpek bakışını kullandım. Gülüşünü kesemeden tekrar beni öptü.
Elimi beline indirip Evrim'i daha uzun öptüm, birden korna çalınca korkuyla uzaklaştım. Kulağımın dibindeymiş gibi hissettirmişti.
Evrim direksiyonu tek eliyle çevirdi. Yaşadığımız eve sonunda gelebildik. Arabayı park ederken gülüp duruyordu. "Ne oldu?"dedim ben de gülerek.
"Beni hiç arabada öpmezdin. Heyecanlandım."
"Öyle mi?"diye mırıldandım. Dışarıdayız diye daha dikkatli olmaya çalışıyordum ama sonuçta arabada ve kısmen boş olan yolda kaçamaktan zarar gelmezdi, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vulcanus [bxb]
Short StoryLunaparkta sürekli çıkışı kaybeden bir çocukla ve onu her seferinde çıkışa götürmeyi görev bilmiş diğer bir çocuğun hikayesi. -Text-