Evrim
Salı
08:30"Mm... Günaydın."
Kulaklığımın tekini çıkararak hırkasının ucuyla oynayan Simge'ye baktım. Ona da, Çağıl'a da çok kızgındım. Fotoğraf silinmiş olsa da ben ekran görüntüsü almış, bakıyordum. Bana nispeten yapıyordu. Bak, Çağıl en çok beni seviyor. En çok benimle ilgileniyor.
Dostluklarına lafım yoktu, olamazdı ancak bu kadar sahiplenemezdi.
Çok kötü hissediyorum. Çağıl'ı düşünmekten kendimi alamıyorum.
"Beni rahat bırak,"diye mırıldandım.
Sıraya yaslandı. "Özür dilerim."
Kaşlarımı çatarak yüzüne bakmaya devam ettim.
"Bana neden söylemedin ki?"
"Çünkü sen benim arkadaşım değilsin. Sana nasıl güvenecektim?"
"Ne? Bunu okula yayar mıyım sanıyorsun?"dedi şaşkınlıkla.
Sessizce önüme baktım.
"Bir sır verildiyse bana, bu mezara gider Evrim."
"İyi."
"Bari çocuğun engelini kaldır, çok mutsuz."
"Ben de mutsuzum sayende,"diye iğneledim.
Bakışlarını yere dikti. "Çağıl'ı senden çaldığım yok. Yemin ederim sevgili olduğunuzu bilseydim böyle yapmazdım, ben o gün... sana sinirliydim."
"Bittiyse beni rahat bırakır mısın?"
"Neden bana inanmıyorsun ki?"
"Yalnız kalmak istiyorum!"diye bağırınca herkes bize baktı.
Simge'nin dudakları titredi ve hızlı hızlı başını salladı.
"Ben... Arkadaş oluruz sanmıştım."
Yutkundu. "Benim Çağıl'dan başka bu kadar yakın olduğum birisi yok. İnsanlar beni abim yüzünden sevmiyorlar. Ben Furkan değilim Evrim, ben her zaman aşka saygı duyarım. Seni kırdığım için özür dilerim."
Ben sessiz kaldığımda devam etti.
"Ya da benim çocuksu oluşum yüzünden sevmiyorlar. Ya da bir kız gibi olmadığım için... Bütün makyaj malzemelerini bilmediğim için... Bi-Bilmiyorum. Acıtasyon yapıyor gibi gözükmek istemedim ama anlıyorsundur umarım."
Duraksadım, belki de büyütmüştüm.
"Çok saçma,"diye atıldım. Kalkıp kolunu tuttum. "Ben seninle arkadaş olurum, istersen."
Heyecanla bana döndü. "Gerçekten mi? Affettin mi?"
Göz kırptım. "Çağılla fotoğraflarımızı çekersen."
"Olur!"
"Şey... Ben acıktım. Kantinden tost alalım mı?"diye sordum. Koluna girdim.
"Yanında çilekli süt içelim mi?"
"Evet! Koş!"deyip kantine koşmaya başladık.
Kantine geldiğimizde ikimiz de gülüyorduk.
"Ben alayım, sen Çağıl'a yaz."
Başımı sallayarak paramı uzattım. Önce engeli kaldırdım.
Evrim: şey
Çağıl: Kaldır şu engeli
Çağıl: Lütfen
Çağıl: Kaldırır mısın engeli
Çağıl: Engelimi kaldırmayı düşünüyor musun meleğim
Çağıl: Engel?
Çağıl: Engelimi kaldırır mısın
Çağıl: Hadi amj
Çağıl: Hadi ama
Çağıl: Ayrıldık mı biz
Engeli kaldırmama rağmen yazmaya devam ediyordu.
Çağıl: Okula geleceğim
Çağıl: Gelebilir miyim?
Çağıl: Ayrıldıysak söyler misin?
Evrim: 🐇🐇
Çağıl: OH gEldin
Çağıl: Hoş geldin Vulcanus 💓
Evrim: ayrılmadık ki sakin olsana
Çağıl: Özür diletm
Evrim: ağlıyor musun
Çağıl: Hayjr
Evrim: fotoğraf at
Çağıl: HAyır
Evrim: yüzünü at
Çağıl: *fotoğraf*
Evrim: kızarmış işte ağlıyorsun
Evrim: umarım ölürüm aptalım aptalıb tekiyim
Çağıl: ÖLme
Evrim: seni seviyorum 🌈
Çağıl: Ben de seni seviyorum çıkışta geleyim mi? 🙈
Evrim: sevgilim ben eve uğrayayım bir saate sana geleyim?
Çağıl: Tamsm
Çağıl: Tamam*
Çağıl: Evimde olacağım
Çağıl: Evimde bekliyorum seni
Evrim: tamam sdkflhlgjdl
Ayh Simge kötü değil sakin olunshshs
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vulcanus [bxb]
Short StoryLunaparkta sürekli çıkışı kaybeden bir çocukla ve onu her seferinde çıkışa götürmeyi görev bilmiş diğer bir çocuğun hikayesi. -Text-