~bölüm yüz

3.1K 307 180
                                    

Evrim

"Konuşalım,"dedi yavaşça. Yatakta kenara kayarak ona yer açtığımda bir an baksa da yanıma oturdu.

Derin bir nefes aldım. "Bak,"diye mırıldandım. "Sorun senin bitmeyen öfken ve beni küçük bir çocuk olarak görmen, ben on sekiz olmak üzereyim ve çoğu şeyin farkındayım. Bunun başında cinsel kimliğim geliyor. Çağıl'dan önce de bunun farkındaydım, Çağıl benim ilk aşkım ancak bunu insana aşkı fark ettirmeyebilir, bu hep içinde olan bir şey. Ergenlikte yakana yapışıyor, boğmamasını ancak onu tutarak durdurabilirsin. Kızlardan çekindiğini zannedersin ama sadece ilgini çekmez. Kendini zorladıkça da boğulursun.  İnternetteki testler de bunu belirlemez, sen belirlersin. Kim olduğunu sadece sen belirlersin. Üzgünüm ama sen benden değişmemi istersen seni duvarların arkasında bırakırım ve bana ulaşamazsın. Anlatabildim mi?"

"Evet."

"Çağıl'a öyle davranman da kendimi kaybetmemi sağladı. Ona tahmininden daha fazla değer veriyorum ve yüzü senin yüzünden asıldığı an oklar sana dönmüş oluyor, bunu sen yaptın. Eğer dediklerinde ciddiysen Çağıl'a sakın kötü bir bakış bile atma, bu aramızı daha da bozar."

"Haklısın ama senin değişmeni isteseydim burada olmazdım,"diye ekledi.

"Ben de samimi olduğunu düşünmeseydim konuşmak istemezdim. Ayrıca sevgililerini görmek istemiyorum, gerçekten. Onları benden uzak-"

"Oldu bil,"dedi gülümseyerek.

"Düşmanca davranmayacağım ama bu senin de elinde."

"Tamam, o zaman yarın pizza yemeye ne dersin?"derken birden hevesli bir çocuk gibi göründü.

"Çağılla..."

"O da gelsin, bir özür borcum var sonuçta."

"Söylerim,"derken şaşkındım.

"Alvin için de...Çok üzgünüm. Özür dilerim oğlum. Ben hayvan katili değilim ki. Senin gibi onlarla dost da değilim. Anlamıyorum, bana on balık versen bakamam, ölürler. Gerçekten-"

"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum, uyumalıyım,"diye kestirip attım. 

İyi geceler dileyip çıkar çıkmaz Çağıl'ı aradım.

"Balım,"dedi uykulu bir sesle. "Uyuyordum."

"Bu ses tonunu seviyorum."

"Uh...Bir şey mi oldu?"

"Planlar değişti."

"Hmm...Sabah söylesen olur mu? Uykum var,"diye yalvardı.

"Babamla pizza yiyeceğiz."

"Artık uykum yok,"dedi bir sürelik sessizlikten sonra.

"O kadar da kötü değil."

"Hadi ya,"dedi alayla. "Homofobik babanla pizza yiyeceğim ve beni masanın altında sıkıştırarak öldürecek. Gerçekten harikaymış Evrim. Başka ne harika biliyor musun? Bana bir kere daha vurması! Ben de kum torbası gibi dikilip kendimi anlatmaya çalışayım, ne dersin?"dedi sertçe.

"Öyle bir şey olmayacak Çağıl."

"Tabii ki! Masaya gelemeden silah çıkarıp vurur beni! Bu sefer sus pus duracağım sanıyorsan yanılıyorsun. Kimsenin siktiri boktan homofobik laflarını dinleyip hırpalanmak zorunda değilim!"

"Sen sinirlisin,"dedim şaşkınlıkla.

"Harikasın. Fark etmişsin,"dedi gülerek. "Bir de pizza diyorsun bana!"

Yeni uyandığından kavrayamıyordu. Sakince izah etmeliydim.

"Pizzaymış,"dedi homurdanarak. "Ya da gelmeliyim, senden ayrılacağım sanıyordur ve ben gelip o yüzünün alacağı şekli görmeliyim! Ne de olsa kendimden küçüklerin aklını nasıl çeldiğimi merak ediyor!"

"Eh! Yeter ya!"

"Teklifinin mantığı yokken bana bağıramazsın Evrim."

"Balımdan Evrim'e döndük ha?"diye çıkıştım.

"Neden dönmeyelim? Adın Evrim değil mi?"dedi sinirle.

"Bir dinlesen Çağıl Yargıcı."

"Pizza ve babanı mı?"

"Çağıl, sinirlenmeye çalışıyorum."

"O adam babalık ne bilmiyor. Kendisi sizi alacaklılara bıraktı, anlattın. Sizi borçlara boğdu, seni utanç kay-"

"Kapa çeneni."

"Ne?"

"Çeneni kapat dedim."

Bir anlık sessizlik olduğunda ikimizin de sinirle nefes verdiğini biliyordum.

"Bana çenemi kapatmamı söyleyemezsin,"dedi titrek sesle.

"Boş konuşursan söylerim ve çeneni kapatmanı sağlarım Çağıl."

"Nasıl yaparmışsın bunu?"

"Dudağını ısırırım,"deyince yine bir sessizlik oldu. 

"Ben ne yaparım biliyor musun?"dedi fısıltıyla. "İzin veririm."

İç çektim. Öyle tuhaf hissediyordum ki... Terleyen avuç içlerimi dizlerime sildim.

"Hey...Seni seviyorum,"dedim kısık sesle.

"Ben de seni."

"Babam senden özür dilemek istiyor, uykusuzken algılayamıyorsun."

"Uh, öyle oluyor. O zaman...Gelirim ben...Aranız düzeldi sanırım. Ben öyle konuş-"

"Hadi ama Çağıl, bir senedir çıkıyoruz neredeyse. Anlıyorum. Gerçekten, sorun yok."

"Görüşürüz o zaman..."

"Kokunu özledim. Bana ondan bolca getir."

İç çekti. "Ben de dudaklarını özledim, hissettir bana. Baban yokken tabii."

Güldük.

"Ah ve Çağıl..."

"Hm?"

"Birinci yılımız kutlu olsun."

"Daha çok günlerimiz olacak, Vulcanus. Hepsi bugün gibi hissettirecek bana."

Ekranı öptüğümde güldü. "Sen de beni öp,"dedim gülerek.

Ve o da beni öptü.

Büyüdü bunlar da elimizdee

Vulcanus [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin