~bölüm otuz beş~

6K 621 440
                                    

Üç gün önce

Çağıl: Ozur wdielrim

Çağıl: Ben özümden kaçmadım hiçbir kıza bakmak için kendimi zorlamadım

Çağıl: Seni kovmak da istemedim

Çağıl: Lütfen Evrim yalvarırım gör artık uyuyamıyorum 04:30
**
Soğukta adımlarım buz tutmuş gibiydi.

Karanlık yolda dikkatle yürümeye devam ettim. Çok sessizdi.

Biraz ürkütücü gözükse de duraksamadan tanıdık girişten içeri girdim.

Geceleri... daha farklı gözüküyordu.

Soğuk ve ürkütücü bir güzelliği vardı.
Şapkamı düzelterek olduğum yerde durdum. Ayaklarım gitmek istemiyordu.

Oradaydı.

Dönme dolabın girişinde oturmuş, başını elleri arasına almış, bacaklarını iki yana uzatmış, müzik dinliyordu.

Nefesimi düzene soktum.

"Evrim,"dedi kuru bir sesle. 

Bir an kendi kendine mırıldanıyor zannetsem de bana baktığında gördüğünü anladım.

"Çağıl..."

Buğulu bakışlarla ayağa kalkmasını izledim.

"Gece yarısı lunaparkta ne yapıyorsun?"dedim kabanını kapatmamış ve içinde bir kazak olmasına dikkat ederek. Şapka bile giymemişti. Oysaki soğuk insanı ısırıyordu.

Bilekliği ile oynadı. "Düşünüyorum... Sen... Sen nereden buradasın?"

"Çıkışı bilmiyorum,"diye fısıldadım.

Siyah botlarını yere sürttü. "Götürebilirim istersen..."

"Peki..."

"Ama götürmek istemiyorum."

Kalbim göğüs kafesimi tekmeledi. Bakışlarım yerle yüzü arasında gidip geliyordu.

"Kendimden kaçmadım... Tek isteğim dostluğumu onarmaktı, Furkan'a LGBT'yi anlatmaktı. Sinirlenmeseydin anlardın beni... Tabii sinirlenmekte haklıydın."

Ellerimle oynamayı bırakarak ceplerime soktum.

"Aşkımı demedim farkındaysan, çünkü aşk seni her halinle kabul eden birisi olmasıdır. Zaten tek taraflı bu... ufak ve bitmiş hisler ve kimse için başka birisi olmaya zorlayamam kendimi."

Bana açıklama yapıyordu. Rüya gibiydi...

Rüya olsaydı asla uyanmak istemezdim.

Bana bir adım attığında tatlı kokusu burnumdan içeri sızdı.

"İnsanlardan kolayca kopan birisi değilim." Yutkundu. "Özellikle senden. Bi-Biliyorum kaybettim seni ama... ama bana bir şans daha veremez misin?"

Nefes alışverişim dışında bir tepki veremiyordum.

"Homofobikliğe alışmamalıyız, sen haklıydın Vulcanus."

Nefesim titriyordu.

Her konuşmasında attığı adımlarla şu an aramızda mesafe çok azdı, ayakkabılarımızın ucu birbirine değiyordu.

"Sana neden Vulcanus diyorum biliyor musun?"

"Neden?"dedim titrek bir sesle.

"Ağlıyor musun?"dedi üzgün üzgün beni inceleyip.

Burnumu çektim ve akan gözyaşlarına ofladım.

Yüzümü kavrayan sıcak eliyle irkildim. Yüzümü başparmağıyla yavaşça okşadı. Yere bakmaya devam ettim. "Evrim... Özür dilerim ben... aptal Furkan yüzünden seni çok kırdım, değil mi?"

Ufak bir hıçkırık dudaklarımdan kaçtı. Öyle nazikti ki... kendimi durduramıyordum.

"Seni kovmak istemedim, sadece sen haklı olunca çok utandım..." Sesi titredi. "Ve beni affetmediğinde... Furkan umurumda olmadı. Seni... özlemiştim, özledim yani."

Sessizliğe verebileceğim tek şey kolları arasına girmek oldu.

Elleri havada kalırken başımı omzuna koydum. "Özür dilemene gerek yok, anlıyorum. Gerçekten. Keşke en başında söyleseydin ancak anlıyorum. Sadece kendine böyle zarar vermen benim canımı acıtmıştı."

"Sana da zarar verdim."

"Hayır..."

"Evet, ağlıyorsun benim yüzümden."

"Hayır,"diye mırıldandım. Beni üzdüğü için tekrar tekrar üzülsün istemiyordum. Artık üzülelim istemiyordum.

"Affettin mi?"dedi biraz sonra kısık sesle.

"Sen kendini affetmelisin. Bunu değiştirme-"

"Asla, asla,"dediğinde sesindeki o mutluluk gülümsememe sebep oldu. "Bu benim, biziz. Kendimizden kaçmıyoruz. Birbirimizden de..."

"Evet... Kaçmıyoruz,"diye mırıldandım.

Dolu gözlerime çenemi tutarak baktı. Onun da ağlamaklı bir hali vardı. Soğuktan yüzü hafiften kızarmıştı.

Burnumu çektim.

Bir anda dudaklarımda hissettiğim sıcaklıkla irkildim, kolları belimi kavrayarak aramızdaki mesafeyi kapattı. Titreyen ellerimi saçlarına çıkardım. Gözlerim usulca kapandığında alt dudağımı nazikçe öpüyordu.

Birbirine sardığım kollarım ve dizlerim titrerken o da ayakta zor duruyor gibiydi.

Soğuğu sanki ikimiz de hissetmiyorduk. Tek hissettiğim içimdeki o tatlı sıcaklıktı.

Parmak uçlarımda hafifçe yükseldiğimde bana daha çok eğildi ve dudaklarımız birbirine dokunmaya devam etti.

İlk defa öpüşüyordum ve sanırım gökyüzünde dolaşmayı öğreniyordum.

Bunu sevmiştim.

Amaan çok zor yazdım yahdhd umarım sevdiniz...

Anam öpüştürdüm nihayet 🐥

Vulcanus [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin