Evrim
Raflar arasından bir kitap çekip etrafa meraklı bakışlar gönderdim. Dayanamamış, erkenden kitapçıya gelmiştim. Gözlerim ve pır pır kalbimle Çağıl'ı bekliyordum. Aydın'a, ailesine, gitmişti. Sabah en geç on bire doğru geleceğini söylemişti, uykumu bölmemi istememişti ancak on altı gündür olmadığından bu mümkün değildi.
Ev, onsuz sessizdi.
Beraber kaldığımız ev. Çağıl için Eskişehir'i yazmıştım, kaderin cilvesi mi bilinmez alttaki tercihim Denizli'den kıl payı kurtulmuştum.
Babam babalığını konuşturmuş, bir çocuk için bu şehirde kalmama kızmıştı. Biraz. O da bundan rahatsız değildi. Benimle yıllar sonra arasını düzeltmişti.
Korku'yu elime aldım. Çağıl gelene kadar birkaç sayfa okuyayım demiştim. Belimden yakalayan iki kolla güldüm. "Çağııl!"
Çağıl bana sımsıkı sarıldı, kendimi boş kitapçıyı fırsat bilip yüzümü dönerek kollarına attım.
"Ah meleğim... Ne kadar güzelsin."Ayaklarımı yerden kesti. "Seni çok özledim."
Yanağımı öptü. Şakağımı, boynumu... Boynumu iç çekerek öpücüklere boğdu. "Şu kokun... Kimsede yok."
Ona sımsıkı sarılmaya devam ettim.
Raflar arasında kaybolmuştuk, tekrar etrafa bakış atıp dudaklarına uzandım. Elleri belimden kendisine bastırırken karşılık verdi.
Kısa ama yüklüydü. Özlem tadını hissedebiliyordum.Kendimi geriye attım ve kesik nefeslerle gülmeye başladık.
Elimi tuttu.
"Kitap bakalım mı? İster misin?""Oluur!"
"Beyaz Geceler,"dedi kitapların yerini ezbere bilircesine. "Buna ne dersin?"
Şımardım.
"Bana okursan olur."Güldü. Kitabı şak diye açıp ezbere bildiği bir yeri okudu. "Sevmek, güzel birine aşık olmak değil, o kişide bilmediğin bir zamanın, beklenmedik bir anında kendini bulmaktır."
Bana uzattı.
Ben de onu taklit edip gözüme takılan bir kısmı okudum.
"Zekâyla güzellik birlikte olunca birbirlerine o kadar yakışıyolardı ki..."Elimi öptü. "Alıyor muyuz? Buz gibisin."
"Sensiz üşüdüm,"diye mızlandım.
Kitapçıya üç genç kız girdi, başta fark etmedim. Çağıl da öyle fark etmedi, bana kitap seçiyordu.
Ellerimiz birbirine kenetliydi. Onun sıcak eli benim soğuk elimi de ısıtıyordu."Elini öptü,"diye fısıldadı bir kız. "Kesin sevgililer. Öldüm. Hayatımda böyle güzel bir şey görmedim!"
Arkadaşı onu uyardı.
"Bağırma, rahatsız olabilirler."Kız fısıldadı. "Haklısın. Ama baksana."
Gülümseyip bizi uzak taraflara çeken Çağıl'a baktım. "Evrim, seni ısırmamak için kendimi tutuyorum."
"Isır,"dedim kıkırdayıp.
Çağıl burnuma masum bir öpücük kondurdu.
Kalbim...Bana bir defter uzattı. "Bak. Gideceğimiz yerleri bununla planlayabiliriz."
"Ya. Evet!"dedim neşeyle. Çok güzeldi.
Gülümseyip köşeden gri bir kalem aldı.
"İstanbul'u karalayabiliriz aslında. Bakar mısınız? Ne kadar bunlar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vulcanus [bxb]
Short StoryLunaparkta sürekli çıkışı kaybeden bir çocukla ve onu her seferinde çıkışa götürmeyi görev bilmiş diğer bir çocuğun hikayesi. -Text-