Arkadaşlar Eskişehir'in lunaparkı ufacık bu nasıl kayboluyor falan yazmışsınız amaa hayal ürünü orası :')
Evrim
Cumartesi 20:35"Nihayet,"dedi yanıma gelince.
"Donuyorum!"
Seni görünce kalp krizi geçiriyorum. Çaktırmamak için konuyu değiştirdim.
Beklemediğim şey ceketini omuzlarıma bırakması değildi. "Ay... Ne yapıyorsun?"
"İşten çıkıyorum zaten, metroya bineceğim. Isınmak istemez misin?"
"An-Anladım..."
Çıkışa yürürken sessizdik. Köşeden dönerek çıkış yazısına geldik, beşinci kez kızların konuş demesine rağmen ağzım açılmadı. Önüme bakarak görüşürüz tarzı şeyler söylemesini bekledim. Heyecandan yutkunamıyordum. Her seferinde daha kötü bir duruma geliyordum!
Işıklar yüzüne vuruyordu. Piercingi ile oynadı. "Kahve içmek ister misin?"
Başımı kaldırmadım.
Doğru mu duymuştum? Kahve mi içmek istiyordu? Şimdi mi?
Çağıl ince parmaklarıyla çenemi kavrayarak başımı kaldırınca göz kapaklarım titredi. "Ne dersin Evrim?"dedi büyüleyici sesiyle.
Çenemi tutuyordu...
Parmakları yumuşacıktı...
"Tamam,"dedim gülümseyerek.
O da gülümsedi. Parmağı yanağımda gezinince bayılacak gibi hissetmeye başladım.
How I Met Your Mother'daki Barney gibi göz temasını vurguladı.
İkimiz de güldük.
Aramızda dağlar kadar mesafeyle Kahve Dünyası'na yürüdük. Çağıl bileğimden tuttu. "Metro geliyor,"dedi gülerek.
Komik olmasa dahi kahkaha atmaya başladım.
Utanç vericiydi.
Gülerken birisi bana çarpınca öne doğru sendeledim, eli elimi kavrayarak düşmemi engelledi.
El ele tutuşuyorduk.
Çağıl dengemi sağlamama rağmen elimi bırakmadı. "Genelde kaçta mesain bitiyor?"dedim elim yanarken.
"Değişiyor. Bugün erken bitti. Normalde on veya on bir arası bitiyor." Yandan bana bakarak konuşuyordu.
Kahve Dünyasını'n önüne gelince "Çağıl,"dedim usulca.
Bana baktı.
"Ellerimiz..."
"Doğru, özür dilerim,"dedi hafif bir sesle. Hemen elini çekti. Aslında çekmemesi taraftarıydım ancak yüzüne eşcinselim diye bağıracak değildim.
Benimle iletişimini anında kesebilirdi.
Çağıl ve ben Kahve Dünyası'na girdik. Köşede test çözen birkaç kişinin karşı tarafındaki masaya oturduk. Çağıl "Ee?"dedi gülerek.
Bu nasıl bir gülüştü?
Bu nasıl bir bakıştı?
Sanki gözleri ama ışıl ışıl, tam yerinde yıldızlar şıkır şıkır...
"Ee?"dedim kısık sesle.
"Nasıl her seferinde kayboluyorsun?"derken gülüyordu.
"Bilmiyorum..." Tam bir salak gibiydim. Katıksız, bildiğimiz salak.
"Aslında bu hafta bana eğlence çıkmış oldu,"derken garsonu çağırdı. "Boş boş yapıyorum işimi yani."
"Çok mu eğlendin?"dedim tripli bir bakış atmaya çalışarak.
"Evet." Ellerini masaya koyup bana yaklaştı. "Rekordasın Evrim. Bu haftam güzel geçiyor."
Adımı çok güzel telaffuz ediyordu...
Garsona iki salep söyledi.
"Bir daha kaybolmayacağım,"dedim ve yüzüne bakmaya başladım. Burnundaki piercingi ile oynuyordu! Hadi ama!
"Bul beni diye mesaj atacağına bahse girerim." Biraz sonra gülerek gelen salepten yudum aldı.
"Nerede okuyorsun?"diye sordum.
"Anadolu Üniversitesi'ndeyim, sen?"
"Güzelmiş. Ben de lise işte..."
"Güzelmiş,"dedi gülümseyerek. Beni taklit ediyordu.
"Ayrıca,"dedim sakince. "Nerelisin?"
Neden böyle salak sorular soruyor gibi hissediyordum?
Soruyorsun da ondan geri zekalı.
"Aydın."
"Aa, ne güzel,"dedim yine.
Evde utançtan ağlayacaktım.
"Bir şey sorabilir miyim? Neden utanıyorsun benden? Arkadaş olabiliriz."
Heteroseksüeldi işte!
"O kadar belli mi ettim?"dedim gülerek.
Gözlerini kıstı. "Evet. Sorun değil tabii. Hoşuma gitti."
Ne demek istiyordu ki?
"Saat geç olmuş,"dedi sonra.
Bardağı masaya bıraktım. "Teşekkürler. Salep güzeldi."
"Kaybolursan içeriz tekrar." Güldü.
Kalbim göğüs kafesimi tekmeledi. "Görüşürüz..."
"Görüşürüz eminim,"dedi sırıtarak.
Çıkışa gelmiştik. "Yine hayatımı kurtardın."
"Bir dahakine teşekkür için salepler senden." El salladı.
Ben de el sallayarak güldüm. "Çikolata da yiyebiliriz!"
"Bayılırım!"
Gülerek otobüs durağına yürümeye başladım.
Bir dahakine derken çok emindi. Sanki yine bu anı yaşayacaktık, daha doğrusu yaşamamızı istiyordu.
Ve ben de bunu istiyordum.
Sürekli kaybolup beni bulmasını ve salep içmemizi istiyordum.
Bunun korkunç bir döngü olacağını nereden bilebilirdim?
İğrenç oldushhd Yazamadım bir türlü, denedim denedim böyle oldu. Sinirlerim bozuk...
Vee ~ bundan bir tane varsa text iki taneyse böyle bölüm demek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vulcanus [bxb]
Cerita PendekLunaparkta sürekli çıkışı kaybeden bir çocukla ve onu her seferinde çıkışa götürmeyi görev bilmiş diğer bir çocuğun hikayesi. -Text-