KEYİFLİ OKUMALAR!
*
kara vezir
Camın kenarında oturuyordum. Kaçmayayım diye pencere önüne korkuluk monte etmişlerdi. Gerçi bu önlem yalnızca benim kaçıp kaçmamam ile ilgili değildi. Buradaki hiç kimsenin kaçmasını istemiyorlardı ve onları içeride tutabilmek için tüm odaların pencerelerini demir korkuluklarla örmüşlerdi. Problem değildi tabii ki. Çünkü kaçmak gibi bir niyetim yoktu. Ayrıca korkuluk işime yarıyor sayılırdı. Cam kenarına ne zaman otursam kafamı yaslayabileceğim bir destek görevi görüyordu.
Kuşlar, cik cik ötmekten çekinmeyen yaratıklar yine bahçeyi basmıştı. Seslerinin beyin delici bir gücü vardı. Günden güne direnmek güçleşiyordu. En sonunda -bahçe izni aldığımda- bir tanesini öldürecek cesedini gömmeyecektim bile. "Boğazınız ağrımıyor mu?" diye sordum. Beni umursamayacaklarını bilsem de tehdidimi hissetsinler, korksunlar istiyordum. "Yedi yirmi dört ötülmez ki." Başımı ovuşturdum. "Kafam dayanmıyor. Bir tanenizi şişe takacağım o olacak!"
Kafamı demir korkuluğu sertçe vurdum. Vurduğum yerden ayrılmayarak olanca ağırlığımda yaslanmıştım. Giydiğim hasta eşofmanının cebinden geçen gün Eren Bakırcı'nın getirip elime tutuşturduğu kimlik kartını çıkardım. Artık Aracı'nın vesikalığını yanımda taşımıyor onun yerine bana ait olduğu söylenen kimliğe rezervli tutuyordum cebimi. Plastik kartın arkasına baktım. Önüne baktım. Günümün üç saatini bu karta bakarak geçiriyordum. Karta bakıyordum. Karttaki ismi okuyordum: Karan Bakırcı. Fotoğraf kısmına benim fotoğrafımın yerleştirdiği kimliğin sahibinin adı buymuş. "Sapık gibi çıkmışım," dedim mırıldanırcasına.
Kaldığım odanın kapısı tıklatılmadan açıldı. İçeriye yüzüne aşina olduğum bir hemşire girmişti. Buradaki yoldaşım kendisiydi. Ona takılmayı eğlenceli buluyordum. Yanıma yaklaştığında hala kimlik kartına odaklanmış olarak, "Kapıyı çalmadın Katya," dedim gülerek. "Görgü kuralı nedir bilmez misin sen?"
Hafif tombul olan hemşire, sımsıkı topuz yaptığı saçlarının ucunu sabır çekercesine sıvazladı. Odanın kenarından çektiği sehpayı karşıma koyarak üzerine kahvaltı tepsisini yerleştirmişti. "Buranın başhemşiresiyim..." elleri belinde, kızgınlığı yüzündeydi herhalde. "Bana Katya deme."
"Ben de bana Karan demeyin diyorum ama umursayan olmuyor," diye çıkışıp teslim olurcasına bir hareket yapmıştım. "Ama tamam bağışla beni. Bu sıralar çok fazla Aşk-ı Memnu izliyorum." Kimlik kartı yere düştü.
"Hımm," diye mırıldanırken kimlik kartını nazikçe bana uzattı. "Bana Katya dememen için odandan televizyonu kaldırtmalı mıyım, Karan?"
İç çektim. Az önce ne dedim ben Katya? Pencere sekisine bıraktığım kimlik kartıyla ilgilenmeyerek kollarımı göğsümde kavuşturmuş hemşirenin gözlerini izliyordum. "Sana Katya dememem için iki şey yapman gerekiyor."
Bekledi. İsteklerimi sıralamamı içtenlikle bekliyordu. Beni sahiden dinlediği için memnundum. O yüzden arayı uzatıp istek listemi açıklama faslını geciktirmedim. "Bana Karan demeyeceksin ve beni öldüreceksin."
Oflayarak hasta yatağına oturdu. Sıkıntılı olduğu açıktı. Benimle baş etmeye çalışmanın onun yaşındaki birini pekâlâ yorduğunu görebiliyordum. "Birincisi mümkün değil." Kaşlarını kaldırarak ayağıma kadar getirdiği kahvaltı tepsisindeki ilaçları kast ederek de eklemişti. "İkinci ise ilaçları içmenle mümkün olacak."
Kafamı iki yana salladım. "İlaçları içmem için farklı bir taktik mi deniyorsun Katya?" diye sordum merakla. Her gün içmek mecburiyetinde bırakıldığım ilaçlar, terapistim tarafından yazılmıştı. Aslında ilaç çetelesini takip etmek hasta bakıcıların işiydi ancak özel hasta olduğum için başhemşire Katya benimle özellikle ilgileniyordu. Tabii ona da direniyordum. İlaçları içmemek ağrı kesicilerime tekrar kavuşmak için direniyordum. Fakat henüz kayda değer bir yol almışlığım yoktu. Ağrı kesicilerimi benden saklıyor, bu sürekli uyumama sebep olan ilaçları önüme sürüp duruyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ PADİŞAHININ KIZI VE KARA VEZİR
Ficción GeneralPeri Padişahının Kızı, annesini kaybettikten sonra içinde bulunduğu elit çevreye uyum sağlayamamaya başlar. Kendini yavaş yavaş toplumdan soyutlar. Aitlik algısını yitirir ve yirmi birinci yaş gününde intihar etmeye karar verir. Ancak hayat, onun ka...