18. BİZ DÜNYALILAR

122 35 10
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR!

*

peri padişahının kızı

Bakırcı ailesinin evini terk edip kendi odama girdiğimde beni bekleyen bir misafir vardı. Misafirimin Kara Vezir olmasını tüm benliğimle arzuluyor olsam da o, yoktu. Kendi yerine, hastanede refakatçi niyetine başucunda beklettiği rüzgârgülünü göndermişti. Gayriihtiyari gülümsedim. Odama girmesine, evimi ziyaret etmesine alışmıştım artık. Garipsemiyordum. Korkmuyordum. Hatta bu durum bana bir çeşit güven aşılıyordu. Sanki hep korunuyormuşum, kollanıyormuşum, pembe dünyamda yalnız bırakılmıyormuşum gibi bir güven.

Sırt çantamı makyaj pufunun üzerine attım. Bağcıklarını çözmeye uğraşmadığım botlarımı zorlanarak çıkartıp gardırobun dibine doğru savurmuştum. Kabanımı da yine çantamın tepesine attığımda yatağıma eriştim. Camdan gülmüşçesine nazik davrandığım rüzgârgülünü aldım ve yatağıma sırtüstü uzandım. Başım yastıkta, yüzüm tavana bakıyordu. Aslında tamamen tavana baktığım söylenemezdi çünkü tavan ile gözlerim arasında yakın bir zamanda yapıştırıldığı her halinden belli olan bir rüzgârgülü vardı. İşaret parmağımı renkli plastikten yapılma yapraklarına dokundurup; döndürdüm.

Hayat gerçekten çok garipti. Bugün yaşadıklarımı hala inanılmaz buluyordum. Daha ben ne hissedeceğimi bile bilmezken o ne hissediyordu acaba? Uzunca iç çektim. Kendimi Kara Vezir'in yerine koyup hissettiklerini anlamaya çalışmak güçtü. Kara Vezir diyerek -benden sonra- onun ismini zikretmişti zihnim. Onun ismi mi? Onu gördüğüm ilk anda, benim için hiçbir yerde yaşayan Hiç Kimse'ydi. Alışıncaya değin Hiç Kimse ile çok güzel zaman geçirmiştim. Beni pembeden farklı renklerin olduğuna inandırmıştı. Tekdüze hayatımı yokuşa sürmüştü. Beni yorduğu ve nefeslerimi tükettiği için yokuş çıkmaktan nefret ederdim ancak Hiç Kimse'nin yönlendirdiği yokuşta ben, yorulmayı hiç bu denli sevmemiştim.

Yokuşun tepesine vardığımızda yan yana bakmıştık ya manzaraya o anda kimliğini değiştirmişti. Artık Kara Vezir ile devam edeceğimi öğrenmiştim. Kara Vezir, terk edilmiş bir inşaatta Pinhan adlı arkadaşıyla yaşıyordu. Gerçek adını bilmeyen, karamsar, umudunu yitirmiş, tekinsiz işlere bulaşmış, beni çıktığımız o tepeden aşağı yuvarlayan kişiydi.

Tepenin sonundaysa vadi vardı. Vadide bekleyen ise Karan Bakırcı'ydı. Nerede yaşadığı bile belli olmayan, babasıyla ağabeyini yeni bulmuş, annesi intihar etmiş birisi oluvermişti. Rüzgârgülünü tekrar döndürdüğümde acaba demiştim seslice. Senin yanında durduğum bu süreçte daha kaç kez kimlik değiştireceksin?

Peki, sonuncu kimliğini kabullenecek miydi? Kara Vezir'i ardında bırakıp Karan Bakırcı olabilecek miydi? Yaşayıp görecektik lakin ben işi şansa bırakmak istememiştim. O sefil hayatından kendini kurtarabilsin, hak ettiği yaşama kavuşabilsin diye babasıyla ağabeyine yalvarmıştım. Hiç Kimse'likten çıkıp hakikaten birisi olsun diye yalvarmıştım. Ona yardım edin diye ağlamıştım. Terk edilmiş bir inşaatta yaşıyor. Kendinden nefret ediyor. Garip bir arkadaşı var. Ona kötü kötü şeyler söylüyor. Geçmişte yaşadığı çoğu şeyi hatırlamıyor. Tehlikeli kişilerle çalışıyor. Ona yardım edin derken ise gözyaşlarımı kurulamıştım. Ona yardım edin. O bir bağımlı. Ağrı kesiciler olmadan yaşayamıyor.

PERİ PADİŞAHININ KIZI VE KARA VEZİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin