4. PAMUK ŞEKER ÜLKESİ

520 160 2
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR!

*

kara vezir

Elimizde olanın hayatımızda kapladığı yeri elimizde olanı kaybedince anlıyorduk. Elimde baş ağrısı vardı. Aracı bana dokunarak alı koymuştu başımın ağrısını. Kahve Durağı' nda, hesabı ona ödetmek için çekip gittiğim andan itibaren ise alı konulan, kırmıştı zincirlerini. Başım fena halde ağrıyordu şimdi. Ağrının varlığını anlamıştım ancak istemiyordum kıymetsiz değerini. Dönüp gelenin sonsuza kadar sürgün edilmesini istiyordum topraklarımdan. Keşke sürgünün kanunlarını Peri Padişahının Kızı yazmasaydı, o zaman.

"Ne yaptınız?" diye sorunca Pinhan, irkilerek, kaçık ruhumu bedenime vurmuştum. Lumiére Billboardu'nu izlemeye tüpsüz daldığımdan ötürü arkadaşımın yanımda olduğunu unutmuştum. Kaldırımda geriye gidip sırtımı sokak lambasına yasladım. Billboard buradan daha net izleniyordu. "Falıma baktı."

Pinhan iple bağlıymışız gibi yanıma geldikten sonra, "Sen fala inanmazsın ki," dedi.

Billboard'a Aracı'nın fotoğrafı basılmıştı. Piyasaya yeni sürülen Lumiére rujlarının yüzü olarak seçmişlerdi Lumiére yöneticisinin kızını. Reklam yüzü sıradan mankenlerden olsaydı hiçbir kuvvet beni reklam panosunun dibine bağlayamazdı. Lakin Aracı ne sıradandı ne de sıradana kaçan. "Falda ne çıktığını sormayacak mısın?" dedim başkası tarafından seslendiriliyormuşum gibi.

"E ben de fala inanmam." Pinhan ayrı teldeydi tabii ben apayrı bir telde. Ortaya çıkan müziğin notaları filarmoni orkestrasını hüzne boğardı neticede. Senkronizasyon dağılmış; karmaşık notalar hepten karmaşık da değildi. Karmaşık notalar zihnimde bir ampulü ışıldatmıştı Billboard ile daha dikkatli ilgilenmeye başladım. İlke gülümsüyordu, gülümsemesi onu korkunç gösteriyordu. Kahve içerken karşımda gülümsemişti. Karşımda gülümserken ondan alamamıştım gözlerimi. Takıldım İlke'nin gülümsemesine. Takılmıştım İlke'nin gülümsemesine. İlke'nin gülümsemesinden bana neyse...

Kaldırımdan insanlar gelip geçti. "Bana ne oluyor Pinhan?" diye sordum kuru kuru. Kafamdaki ağrı sinirlerime batıyor Aracı'nın sarsıcı gerçekliği, zamanı aleyhime kullandırıyordu. Daha kaç ağrı kesiciye ihtiyaç duyacağımın merakıyla bir tablet ağrı kesiciyi sakin sakin yutmuştum o esnada.

"Ne gibi?" sevgili arkadaşımın çakmağı meydandaydı. Alevin üstünden elini geçirip ısıyı denetliyordu.

"Aşkı düşünmek zor geliyor." İtirafıma yabancıydım. Zaten kural da bu değil miydi? Hiç bilmediklerimizden ziyade bilip de sesli itiraf etmediklerimize yabancıydık her birimiz. "Aracıya kapılmak daha kolay geliyor. Ondan uzak durmaya katlanamıyorum." Kâğıt dahi en fazla yedi kere katlanabiliyordu bir yerde. Aktif ağrı dağının eteklerinde tenimi dağlayan lavlara nasıl katlanabilirdim ki ben? "Bana ne oluyor Pinhan?"

"Bilmem." Çakmağını suratıma yaklaştırdı. Sıcaklık yalamamıştı suratımı. Çakmaklar nasıl olur da ısı yaymazlardı? "Belki de insan oluyorsundur."

"Sağ ol," dedim billboard'u kollayan tarafım davayı sonuçlandırmıştı. Lumiére rujları Lumiére markasının yöneticisi olan adamın kızında eğreti duruyordu. "Dostluğun çok yardımcı oluyor!"

PERİ PADİŞAHININ KIZI VE KARA VEZİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin