Rose: bu gördüklerim yine hayal dimi? Tim Tim nerdesin limon kafa çık ortaya. Tamam iyi oynadın ama yemedim.
Dmitri ayağa kalkıp tam karşımda durdu.
Dmitri: Rose bu gerçek..bak ben gerçeğim. Yaşadığımız gerçek. Sen rüya gibisin hiç bitirmek istemediğim bir rüyasın. Bu yüzden evlenelim diyorum buralardan gideriz birlikte. Hayatımızın sonuna kadar beraber yaşarız. Nerde istersen. Güney kuzey fark etmez benim için yanımda ol bana yeter.
Rose: tamam bu kadar romantiklik kafi. Ben sizi sevmiyorum bayım. Başlarda bir hoşlanma gibi durumlar oldu ama bitti. Siz bitirdiniz. Beni istemediniz belki de yetmedim size. Sizin için küçük gözüktüm. Bu yüzden beni redd ettiniz. Beni redd eden biriyle böyle bir yolculuğa çıkacağımı sanmıyorum ve de düşünmüyorum. O tren geçti gitti bir daha dönmeyecek hiç bir zaman. Hoşcakalın.
Dmitriyi dışarıda bırakıp odama girdim. Kapıyı kapatıp kitledim.
Dmitri üzgünüm ama seni asla kabul etmeyeceğim. Sonuç olarak beni redd ettin istemedin. Benim de bir gururum var ve aşk sevgi bunun önüne geçemez. Ne olursa olsun. Seni kalbime haps etmiştim. Şimdi idam hükmünü okuyorum. Bir daha kalbime girmeyeceksin.
14 Haziran 2015. Pazar.
Tim: noldu siyah kuş yalnız mı kaldın?
Kafamı kaldırıp tümlüğüyle sırıtan büyücü bozuntusuna baktım.
Şu anda kafa dinlendirmek için ağaç eve gelmiştim. Matt'i düşünüyordum. Şimdi ne yapıyor. Gittiği yer nasıl bir yer.
Beni unuttu mu acaba. Ama malum kişi yüzünden düşüncelerimden ayrılmak zorunda kaldım.
Rose: görünen o ki limon kafa sen de yalnızsın.
Tim yanıma gelip oturdu. Aynı benim gibi belini tahta duvara yasladı.
Tim: sayılır aslında.
Rose: ne diye beni rahatsız ettin.
Tim: belki dertleşiriz diye.
Rose: senin derdin ne yoksa süpürgeni mi kaybettin?
Tim: süpürge mi?
Rose: evet. Her cadıda bulunur ya sembölik olarak.
Tim: ben büyücüyüm.
Rose: ne fark eder?
Tim: büyücü yetenekli başarılı iyilik yapan bir kişi cadıysa yalnız kötü işlerle uğraşan bir kişi sen şimdi söyle bakalım ikisi de aynı mı?
Rose: sen kendini iyi falan mı sanıyorsun? Yoksa başarılı ve yetenekli mi?
Tim: bana inanmıyor musun?
Rose: hayır. İnanmalımıyım?
Tim: evet.
Rose: sana neden inanayım?
Tim: istersen sana göstere bilirim.
Rose: neyi?
Tim: gözlerini kapa.
Rose: bana bak limon kafa yanlış bir şey yaparsan kafanı kırarım.
Tim: kapa ya korkma.
Rose: peki.
Gözlerimi yavaşca kapayıp olacakları bekledim.
Ayaklarımın yerden kesildiğini hissediyoru?.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Akademisi Savaş
FanfictionVampir Akademisi filminden uyarlanmıştır.fan hikayesidir İyi Okumalar.