Şaşkınlıkla Lisaya baktım. Bu bizim aramızda küçük bir sırrdı ve şu anda karşımdakı kişinin bana bunu demesi sinirlenmeme sebep oldu. O nerden bile bilirdi ki? Lisa Maxı kenara çekip bir şeyler söyledi ve diğerlerine de aynısını yaptı. Diğerleri dediysem Max ve grubuna ve bir de yeni kıza. Jason ve Dimana hipnoz yapmağa gerek yoktu. Lisa onlara güveniyordu. Narina da yabancı değildi.
Ben söylemediysem ki kesinlikte söylememiştim o zaman bu Lisanın işiydi. Ama Lisa böyle bişey yapmaz ki. Ben hiç bir zaman böyle bir duruma düşmemiştim. Yani bunun duyulması benim gardiyan hayatımın sonu olurdu. Ve ben de diğer kan fahişeleri gibi kapalı bir alanda ömrüm boyunca kan vermeye mecbur olurdum.
Bu istediğim bir şey değildi. Ben öyle biri değildim ve uzun zamandır yapmadığım şeyi yapıp ağlamaya başladım. Gözlerimden yaşlar birer birer akıyordu. Son bir kaç ayda ben ne çok ağlamıştım öyle.
Kime bakacağımı şaşırdığım anda Lisa karşıma geçti. Max'ler gitmişti.
Lisa: neler düşündüğünü biliyorum Rose ama bunu ben yapmadım. Kim yaptıysa da onu bulacağım. Ama inan bana ben kimseye bir şey söylemedim.
Ellerimi tutunca ellerini ittim kendime gelmeliydim.
Rose: tamam sorun yok.
Arkama bile bakmadan oradan ayrıldım. Yine yolumuz belli oldu ormanlık ve ağaç ev.
Ne zaman başıma bişey gelse oraya gidiyorum. Bana huzur veriyor nefes aldığımı hissediyorum.
Ağaç eve tırmandım. Hava da kararmıştı zaten.
Yine aynı şeyi yaptım battaniyelerden birini alıp yerde bağdaş kurdum.
Belimi tahta duvara yaslayıp telefonumu çıkardım. Her zaman yanımda taşıdığım kulaklığımı takıp Jason Walker-down açtım.
Ve gözlerimi kapadım. Kendimi müziğe o kadar kaptırmıştım ki yanımda duran kurt adamı bile sonradan fark ettim. Gözlerimi hemen açtım ve yanıma baktım. Tahmin ettiğim gibi Jasondan başkası değildi. Hiç stifimi bozmadım ve gözlerimi kapadım. Müzik durunca Jasonun aradığını gördüm. Aptal bu çocuk gerçekten.
Telefonu açtım tabi ki de kontör onun değil mi bitsin işte.
Bir süre kapamadı yüzünce bakınca sırıttığını gördüm.
Müziği durdurup kulaklığı çıkardım. Yine sırıtıyordu.
Rose: eee?
Jason: ne ee? :)
Rose: neye gülüyosun söyle bizde gülelim
Jason: sana. Hadi gül bakalım.
Bu lafına ister istemez gülümsemiştim.
Jason: hayır öyle değiı bak şöyle
Diyip kısa bir kahkaha attı.
Rose: böyle mi?
Ben de onun gibi kahkaha attım.
Jason: hayır bir az daha yüksek. Bak şöyle.
Bu sefer öncekinden daha uzun bir kahkaha attı. Aynısını ben de yapınca beraber gülmeye başladık. Ne kadar güldük bilmiyorum ama ben kendimi iyice kaybetmiştim.
Yavaş yavaş gülmeyi kestik.
Jason: bak gördün mü kendin de kendini komik buluyorsun ki güldün. Bence en doğrusu bu işte ne zaman kendini kötü hissedersen aynaya bak ve gül :)
Rose: Jason biliyor musun aptalsın gerizekalısın gıcıksın çirkinsin sarışınsın egosu tavan yapmış birisin ama iyisin ya gerçekten çok iyisin :)
Gözlerine bakmaya başladım. O da bana bakıyordu.
Jason: ve sana aşığım Rose hem de fazlasıyla :)
Rose: aslında ben....
Derken telefonum çalmaya başladı. Bilinmeyen numara. Geçen sefer de böyle olmuştu ama o zaman durum farklıydı Dmitriyleydim ama şimdi Jasonlayım. Arayan Dmitri mi acaba. Ya da başka birisidir. Telefona cevap verdiğimde karşı taraf kapattı.
Belki de akademiye dönme zamanım gelmişti. Ayağa kalktım. Jason da benimle beraber kalktı.
Jason: arayan kimdi?
Rose: bilinmeyen numara.
Jason: ben biliyorum ama neyse.
Rose: neyi biliyorsun?
Jason: hiç bir şeyi. Boş ver.
Az önceki Jason gitmişti yerine sinirli kibirli birisi gelmişti.
Rose: iyi tamam. Ben gidiyorum hoşcakal.
Aşağı atladım. Yürümeye başladım.
Jason gelip kolumdan tutunca durmaya mecbur oldum.
Jason: özür dilerim.
Rose: ne için?
Jason: öyle davrandığım için.
Rose: nasıl davrandın ki?
Jason bir süre sustu sonra kolumu buraktı. Ve yine gülümsüyordu.
Jason: çok garip kızsın.
Beraber yürümeye başladık.
Rose: evet öyle söylüyorlar.
Akademinin bahçesinde Jasonla vedalaşıp ayrı yönlere doğru yürümeye başladık. Kızlar ve erkekler yatakhanesi başka başka yerlerdeydi.
Kapının önüne gelince Dmitri karşıma çıktı.
Dmitri: konuşa bilir miyiz?
Rose: hayır.
Yanından geçip yürümeye başladığımda beni durdurdu.
Dmitri: Jasonla çok yakınsınız
Rose: ve bu da seni ilgilendirmez.
Dmitri: çok ilgilendiriyor. Eğer iyi bir gardiyan olacaksan aşktan meşkten uzak durmalısın
Rose: senin gibi dimi?
Dmitri: evet benim gibi. Yok eğer ben gardiyan olmak istemiyorum günümü geçiriyorum diyorsan o zaman seni de kapalı bir odaya alalım orada işini yap.
Bu dediği gerçekten fazla olmuştu. Elimi kaldırıp yüzüne bir tokad indirdim. Acıtmadığından eminim ama yine de hak etmişti.
Rose: bir daha karşıma çıkma.
Girişten girip odama çıktım.
Dmitri'den.
Son söylediğim kalbini kırmıştı bundan emindim.
Ama yapmalıydım o da gerçekleri görmeliydim. Azimle çalışıp iyi bir gardiyan olmalıydı ona da bu yakışırdı.
Beni yalancı çıkarmak için kendini doğrulamak için daha çok çalışacağını biliyorum. Ne yapıyorsam senin iyiliğin için yapıyorum Rose. Bunu zamanı geldiğinde sen de anlayacaksın
Yazar:Şəhla Ramazanlı.
Okuduğunuz için teşekkürler. Yorum ve oylarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Akademisi Savaş
FanfictionVampir Akademisi filminden uyarlanmıştır.fan hikayesidir İyi Okumalar.