VA10

966 39 0
                                    

Kulağıma gelen kahkaha sesleriyle ilk önce şaşırdım her halde rüya görüyordum. Ya da bilmiyorum işte bunu öğrenmem için gözlerimi açmam lazım. Tabi ki de öyle yapıcam.

Yavaş yavaş gözlerimi açmaya başladım. Etrafıma bakındım. Bu yatak öyle bir yerde kurulmuştu ki bakınca mutfak ve salon görünüyordu. Aslında yatak salondaydı. Tam pencere köşesinde. Karşıya bakıncaysa mutfak gözüküyordu. Siyah beyaz tonlarında bir mutfaktı. Pek fazla bişey yoktu klasik mutfaktı işte. Ev tahtadan yapılmıştı. Bi kibrit çaksan alev alırdl yani her halde ben öyle düşünüyorum.

Ortadan merdiven geçiyordu ki bu da yukarı kata giden yoldu. Yukarıda bildiğim kadarıyla 2 oda ve banyo tuvalet var. Çatı katındaysa biroda var ki o odaya benzer bi odayı ancak filmlerde falan görürsünüz.

Buraya biz Lisayla daha öncede gelirdik ailesiyle birlikte kazadan önce.

Hayat işte şimdide saklanmak için geldik ya da korunmak.

Lisa mutfakta Jason ve Dimanla baya koyu bi sohbete dalmıştı. Benim uyandığımı hiç farketmedi bile.

Ağrım falan da yoktu. Yatakta doğrulmaya çalıştım. Ve ayağa kalktım. Üzerimde Lisanın giydirdiğini düşündüğüm pijamalar vardı da biz gelince hiç elbise falan getirmedik bunlar nerden çıktı.

Yatağı toplamadım tabiki Lisa yapar nasıl olsa ben hastayım.

Mutfağa doğru gittim.

Lisa: aa Rose uyanmışsın?

Rose: hayır Lisa ben uyur gezerim

Jason: şakacı kızımız da uyanmış günaydın Rose :)

Rose: seni görmeden önce aydındı şimdi günüm söndü ya nasıl bişeysin sen öyle

Jason: tipik Rose aşağılamaları.

Rose: hayır canım tipik Jason gerçekleri :)

Jason: canım dedin ya diğerlerini unutuyorum :)

Rose: sözün gelişi dedim ben onu.

Jason: istersen gidişi de farketmez. Netice olarak dedin yani duydunuz sizde :)

Lisa ve Dimana taraf baktı.

Ben de bir sandalye çekip oturdum.

Rose: neyse ya seni çekemicem. Lisa bana bi tost yapsana

Lisa: tamam  :)

Diyip ayağa kalktı.

Diman: ee Rose nasıl hissediyosun?

Rose: iyiyim sağol bi tek sen düşünceli çıktın büyücü kardeş

Diman: ben her zaman düşünceliyimdir :)

Rose: ne demezsin :)

Lisa yaptığı tostu tabağa koyup önüme koydu. Yemeğe başladım. Yiyerkende uh ımm gibi sesler çıkarıyordum. Gözlerimi kapayıp kendimi tostun muhteşem tadına burakmıştım.

Jason: çok saçma bişey senin yaptığın

Rose: evet senin yanında durmakla çok büyük saçmalılığı yapmış oluyorum.

Jason: önce ağzındakı bitir öyle konuş.

tostu yedim bitirdim.

Lisa önüme çay da koydu.

Çayımdan bi yudum aldım. Boynumdakı ve bedenimin bazı yerlerindeki sargıları çıkarmaya başladım.

Lisa: napıyosun Rose daha iyileşmedin

Rose: böyle sargıda durunca yaranın iyileştiği nerde görülmüş?

Jason: her yerde

Rose: sana sormadık

Jason: biliyorum.

Rose: iyi sus o zaman zaten yeterince kafamı şişirdin.

Jason: bakıyım neresini şişirmişim :)

Jason saçlarıma dokundu. Sinirle ellerine vurdum.

Rose: o elini bi daha bana dokundurursan koparıp kuşlara yem ederim.


Kahvaltı işlerini bitirdikten sonra ben yerime gelip yattım. Lisa beslenmek için karla örtülmüş ormana gitmeye karar verdi. Dimanda onunla gitti. Anlayacağınız evde benle Jason kaldık. Jasonda şu anda koltuğa yayılmış televizyon izliyor. Buradan bakınca koltuk gözüktüğü için ne yaptığını göre biliyordum. Şöyle bi bakmaya devam ettim. Yüzünü inceliyordum. Masum çocuk yüzü gibi bişeydi her halde. Ne kadar böyle baktığımı bilmiyorum ama gözlerimiz buluşunca kendimi ele almaya çalıştım. O da bi süre baktıktan sonra gülümsemeye başladı. Televizyonu kapatıp sandalyeyi eline alıp yanıma geldi. Sandalyeyi yatağımın tam köşesine benim tarafa koyup oturdu.

Jason: seni tanımasam bana aşık olduğunu düşünücem :)

Rose: saçmalıktan başka bişey değil. Ben sarışın sevmem. Dmitri gibi esmer severim.

Jasonun gülümseyen yüzü acayip bir hal aldı.

Jason: Dmitri?

Rose: evet peşimizde olan gardiyan.

Jason: gitseydin ya onunla ne diye kaçtın.

Rose: kıskanıyor musun sen şimdi :)

Jason: hayır alakası yok.

Rose: hoşuma gitse biıe Lisadan önemli hiç bişey yok bu hayatta

Jason: keşke ben de esmer olsaydım

Vampir Akademisi SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin