Sınavlar bittiği için derslere bir kaç günlüğüne ara verilmişti. İş yerinden izin alıp, ailenin yanına gidecektin bu arada. Başka bir şehirde yaşıyorlardı. Canım sıkılmıştı bu duruma ama uzun zamandır onları görmediğin için özlediğini de biliyordum.Mutsuz olacağını bile bile böyle bir durumda asla kendimi düşünemezdim. Konu sen olunca asla bencil olamıyordum.
Ailem Bangkok'un bir diğer ucunda yaşıyordu. Aynı şehirde yaşasak da nadiren görüşüyorduk. Babam sürekli işiyle ilgileniyor, annem ise arkadaşlarıyla takılıyor, sürekli seyahatlere çıkıyordu. Alışmıştık kopuk yaşamaya. Uzun zamandır aile gibi değildik zaten. Özlediğim tek kişi babaannemdi.
Sürekli arıyor, uzun uzun konuşuyorduk onunla. Hatta bir keresinde sesimin çok mutlu geldiğini söylemiş, sebebini sormuştu. Senden bahsetmiştim ona. Düşüncelerine önem verdiğim tek insandı ailemdeki.
İçimdeki tüm korkuları yıkıp, benim için mutlu olduğunu söylemişti babaannem. Sonunda kalbimi çalan birisi olmuştu.
Gitmeden önceki geceyi beraber geçirecektik. Sabah seni, ben bırakacaktım gara. Kollarımla sımsıkı sarılıyordum sana. Bırakmak istemiyordum hiç. Çok mutsuzdum.
Çekingen duruyordun yanımda. Bir şey söylemek ister gibi bir halin vardı. Artık seni çok iyi tanıyordum.
"Söyle hadi aklından geçenleri." dedim seni cesaretlendirmek için.
Yutkundun, boğazını temizledin. Derin bir nefes aldın. Kendini hazırlıyordun belli ki konuşmak için. Neler oluyordu? Ne söyleyecektin bana? Daha da meraklanmıştım şimdi.
"Benimle.. Benimle Chiang Mai'ye gelir misin?" gözlerime bakıyordun yavru bir kedi gibi. "Annem davet etti. Seninle tanışmak istediğini söyledi ama zorunda değilsin tabi. Yani istemiyorsan seni zorlamak istemiyorum hiç..." sürekli konuşuyordun.
"Gelirim tabi ki de." dedim sevinerek. Çok mutlu olmuştun. Bir oh çektin. Üzerindeki yük kalmıştı. Ben de çok mutluydum seninle geleceğim için.
"O zaman hemen bavulumu hazırlamalıyım. Kahretsin bu saatte açık bir yer yoktur şimdi. Keşke daha önce söyleseydin annene ve kardeşine hediye alırdım. Neyse benim arabayla gideriz o zamanda yolda bir yerlerde durup bir şeyler alırız." telaşa kapılmıştım.
Kahkahalarla gülüyordun bu halime. "Hoşuna mı gitti?" diye sordum, kafanı sallıyordun keyifle. Üstüne atladım, altıma aldım seni.
"Peki öyleyse, o zaman ben de benim hoşuma giden şeyi yapayım." dedim dudaklarımla boynuna saldırıya geçerken.
~
Sabah erken saatte yola koyulmuştuk. Bangkok ile Chiang Mai arası 700 km idi. Mola vere vere gitsek bile akşam üzeri varmış olacaktık. Yolda bir şeyler yiyip, mola verdik. Annene ve kardeşine hediyelikler bakındık. Hediye seçmem konusunda bana yardım etmiştin. Nelerden hoşlanırlar, sevdikleri şeyler nedir diye sürekli sana sorup duruyordum. İçimde inanılmaz bir heyecan dalgası gezip duruyordu.
Hava karardığı zaman varmıştık şehre. Gideceğimiz yeri tarif ediyordun bana. Sonunda evine vardığımızda arabayı park ettik müsait bir yere. Bavullarımızı ve eşyalarımızı alıp ailenin yaşadığı apartmanın önüne geldik.
Kapıya varınca zile bastın, otomatiğin sesiyle kapı açıldı. İçeri girdik asansörle 5. kata çıkmaya başladık. Tüm yol boyu geçmeyen heyecanım şimdi daha da çok artmıştı.
Annen kapıda heyecanla bizi bekliyordu. Asansörden iner inmez boynuna sarıldı senin. Zayıf, narin bir kadındı. Omuzlarına kadar uzanan siyah saçları vardı. Tıpkı senin gibi sıcacık bir gülümsemesi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Firgun (+18) || BrightWin✔️
FanfictionFirgun ne demek bilir misin sevgilim? İbranice birisini gerçekten çok sevdiğiniz için duyulan sevinç ve o sevincin içinde bencillik bulundurmamak. İşte öyle sevdim ben seni. Tüm benliğimle... Kendimden vazgeçerek... Aşka inancımın olmadığı zamanda b...