19. Bölüm Aile

691 51 36
                                    

Eşyalarını taşıyıp yerleştirmemiz, istediğin düzeni kurmamız bir haftamızı almıştı. Yurdunu boşaltırken Dew, bize surat asıyor ama bir yandan da bizim için mutlu olduğunu söylüyordu.

İşlerimiz bitince arkadaşlarımızla bunu kutlamak istemiştin. Onları yemeğe davet edecektin. Yemekleri yapmak bana düşmüştü tabi ki de. Kurada kısa çöpü falan mı çekmiştim hiç hatırlamıyorum?

Kutlama gecesi masamız tam bir ziyafet sofrasıydı. Her türlü alkollü alkolsüz içecek vardı. Koca masada kalabalık bir şekilde yiyip içiyorduk. Sam, Mike, Love, Film, Dew, sen ve ben.. Kocaman bir aile gibiydik.

Mike sürekli kadeh kaldırıyordu şerefimize. Herkes bize iyi dileklerde bulunuyor, bizim için mutlu olduklarını söylüyorlardı.

Sanki evlenmiştik, alt tarafı aynı eve çıkmıştık. Evlilik mi? Hımm...

Dans etmiştik tüm gece boyu, birbirimize sarılıp. Kollarıma bırakmıştın kendini. Başını omzuma yatırmıştın, ben ise belini sarmalıyordum kollarımla..

Arada ufak tefek tartışmalar yaşasak da sorunları birlikte çözüyor, bir ortak yol buluyorduk. Gayet uyumlu bir çift olmuştuk. Gündüzleri kavga eden geceleri ise deliler gibi sevişen bir çift..

Sanki yıllardır beraber yaşıyormuşuz gibi alışıktık birbirimize. Her şey yolunda giderken birden o kara haber geldi.

Seninle koltukta oturmuş film keyfi yapıyor, bir yandan da patlamış mısırlarımızı yiyorduk. Telefonum uzun uzun çaldı. Başta açmak istemedim. Önemli bir durum olabileceğini söylüyor, açmamı istiyordun. O sırada açmıştım, babamdan gelen telefonu.

Babaannem rahatsızlanmış, hastaneye kaldırılmıştı. Ailem şu an hastenedeydi, beni çağırıyorlardı. Hemen yerimden fırladım. Babaannem benim kıymetlimdi, ya ona bir şey olursa düşüncesiyle elim ayağım birbirine dolanmıştı.

Beceriksizce üstümü değiştirmeye çalışırken beni durdurmuş, giyinmeme yardım etmiştin. Sen de gelmek istemiştin. Belli ki halim çok kötüydü ve beni o halde bırakmak istememiştin.

Arabayı sen kullanıyordun, kafam bulanmış bir şey düşünemiyordum. Gözyaşlarımın akmaması için kendimi zor tutuyordum.

Hastaneye vardığımızda önce annemleri bulduk. Telaşla babaannemin durumunu sordum. "Doktorlar içerde. Hala bir açıklama yapmadılar." demişti babam. Kendimi koltuklara bırakıvermiştim.

Bedenim çökmüştü, yanıma oturup elini omzuma atmıştın.. Bir şey söylemiyor, sessizlikle teselli etmeye çalışıyordun beni.

Doktorlar çıkmıştı. Durumu iyiydi, ufak bir kalp krizi geçirmişti babaannem. Erken bir müdahaleyle durumu stabil hale getirilmişti. Ama bir kaç gün müşahede altında tutulması gerekiyormuş. Olsun, babaannem iyiydi ya buna da razıydım. Sevinçle dönüp sana sarıldım. Ailemin bakışlarına aldırmayıp.

Bütün gece yanımda kaldın. Eve gitmen için ısrar etmeme rağmen beni bırakıp gitmek istememiştin. Tüm gece uyumamıştım. Babaannemi ancak sabah görebilecektik. Şimdi dinlendiriyorlardı.

Babamlar bu haberle eve gitmişler, en azından üstümüzü değiştiririz demişlerdi. Onlara diyecek lafım yoktu. Her zaman yaptıkları şekilde davranıyorlardı. Başka bir şey beklemek aptallık olurdu.

Sen bekleme salonundaki koltukta uyuyakalmıştın. Üstüne ceketimi örtüp karşındaki koltuğa oturmuş, sana bakıp Tanrı'ya şükrediyordum. Seni bana verdiği için...

 Seni bana verdiği için

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Firgun (+18) || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin