6. Bölüm Cesaret

895 69 34
                                    

Söylemiştim işte seni sevdiğimi, tek bir pişmanlık dahi duymadan. Bir şey söylemedin, sadece aşık olduğum gülümsemeni sundun bana ve dudaklarıma minik öpücükler kondurdun.

Telefonumun sesiydi, bizi tatlı uykumuzdan uyandıran. Arayan Nnevy idi. Sana baktım, ekranda görünen isim yüzünden yüzünü düşürmüştün. Meşgule attım, şu an onunla konuşamazdım. Senin yanındayken olmazdı. Telefonu eline uzattığımda anlam verememiştin bu hareketime. "Numaranı yaz. İstediğim zaman sana ulaşabilmek istiyorum" dedim. Tekrar mutlu olmuştun numaranı kaydederken.

Yanından ayrılmak cehennem gibiydi, seni hiç bırakmak istemiyordum, özellikle de bu geceden sonra.

İçeriye dönünce arkadaşlarımın endişeli gözleriyle karşılaştım. Nnevy üzerime yürüyüp nereye gittin diye hesap sorup duruyordu bana. "Susar mısın? Başımı ağrıtıyorsun!" söylediklerim kabaydı biliyorum ama cidden şu an onu çekemezdim. Gözleri doldu ama tek kelime dahi etmedi sonra.

Senden uzaktaydım ama yine de seni görebiliyordum. Hissedebiliyor muydun bakışlarımı? Bence hissedebiliyordun çünkü kulaklarının bile kıpkırmızı olduğunu görebiliyordum bu mesafeden. Gömleğin kadar kırmızıydılar.

Telefonu cebimden çıkarıp sana mesaj attım. "Sıkıldım bu partiden çıkmak istiyorum. Seni arabamın yanında bekliyorum." Kısa ve netti mesajım. Telefonuna gelen mesaja baktıktan sonra beni aradı gözlerin. Gözgöze geldiğimizde ise sana en karizmatik gülüşümü sundum. Daha da kızardın, bu hoşuma gitmişti.

Arkadaşlarıma dönüp "Ben gidiyorum. Mike Nnevy'yi eve sen bırakırsın." dedim. Soru sormalarına, bir şeyler söylemelerine fırsat vermeden oradan çıkmıştım bile arkama bakmadan koşar adım. Arabamın başına vardığımda heyecanla beklemeye başladım seni.

Hava biraz serinlemeye başlamıştı. Ama bu gece çok güzeldi.. Yıldızlar, ay, gökyüzü ve uzaktan bana doğru gelen sen...

Arabaya binmemizle oradan uzaklaşmamız bir olmuştu. Bir şey konuşmuyor sadece susuyorduk ikimiz de. Bütün araba senin kokunla dolmuştu. Ciğerlerime çektim kokunu. İçim seninle doldu.

Varacağımız yere gelince arabayı durdurdum. "Geldik inelim hadi. " dediğimde hiç itiraz etmeden arabadan indin. Arabanın önüne yaşlanmış, yanıma gelmeni bekliyordum. Yanıma geldiğinde, kaç gündür yaşadığım tüm acılar bir anda yok olup gitmişti varlığınla. Bütün korkularım silinip gitmiş, sadece huzur kaplamıştı içimi. Sıcacık ellerini tuttum, esen serin rüzgara karşı.

Şehrin ışıklarına tepeden bakarken "Çok güzel" dedin manzaraya bakarak. Ben de sana dönüp "Evet, çok güzel." dedim. Gerçekten de çok güzeldin... Senden bahsettiğimi anlayınca utanıp, başını önüne eğerek gözlerini kaçırdın benden. Ne olur artık gözlerini benden kaçırma, içimdeki karanlığa bir son ver, yalvarırım sevdiğim.

Elimi çenene koyup başını kaldırarak, seni tekrar öpmeye başladım. Bir kez tadını almıştım dudaklarının, öyle kolay kolay da bırakmaya hiç niyetim yoktu. Öptükçe öpesim geliyor kendimi sende kaybediyordum. Yavaş yavaş öpüyordum ki her anın tadını çıkartabilmek adına. Yanımda olmanın, sana dokunuyor olmanın verdiği hazzı yaşıyordum.

Dudaklarımı senden uzaklaştırdığımda hala gözlerin kapalıydı.

"Bu bir rüyaysa lütfen uyandırma." dedin gözlerini açarak. Güldüm bu dediğine "Hayır bebeğim rüya değil. Emin ol rüyalarımda bile bu kadar mutlu olamazdım." deyince gözlerinin kenarındaki yaşları fark ettim. Hayır akamazlardı o gözyaşları. Buna kesinlikle izin vermezdim. Sana sımsıkı sarıldım, yüreğini yüreğimin üstüne koyarak. Birlikte atıyorlardı şimdi, birbirleri için atıyorlardı.

Firgun (+18) || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin