26. Bölüm Gerçekler

669 63 33
                                    

Sabah uyandığımda başım çatlacak derecede ağrıyordu. Hala kendime gelememiştim. Nefesimde alkol kokusu vardı. Yataktan çıkıp doğruca duşa girdim. Ancak soğuk bir duş beni, kendime getirirdi.

Eve gitmemiş, geceyi bir otel odasında geçirmiştim. Sızana kadar, kendimi unutana kadar içmiştim. Şimdi de korkunç bir baş ağrısıyla uğraşıyordum.

Odaya yiyecek bir şeyler söyledim. Yemek yiyecek halim yoktu ama en azından ilacımı içebilecek kadar mideme bir şeyler sokmalıydım.

Telefonumda, bir sürü cevapsız arama vardı. Umursamadım hiçbirini. Dünkü giydiğim kıyafetlerimi tekrar giyip, otelden çıkış yaptım. Önce şirkete gitmem gerekiyordu. Eve falan uğrayıp üstümü değiştiremezdim, buna vaktim yoktu.

Amacım babamı ikna edip, bu ortaklıktan vazgeçirmekti. Yüzünü bir daha görmek istemiyordum. Seni etrafımda istemiyordum. Hayatımı bir daha alt üst edemeyecektin.

Şirkete vardığımda babamın yerinde olup olmadığını sordum. Olumlu yanıt alınca da direkt ofisine gittim.

Kapıdaki sekreteri ortalıkta yoktu, ben de direkt içeri girdim. Kapıyı açtığımda, içerden sesler geldiği fark ettim. Ofisin içi, oda oda olduğu için konuşanları göremiyor, ne dediklerini duyamıyordum.

Daha sonra gelirim diye düşünüp, tam da çıkacağım vakit senin sesini duydum. Buradaydın, babamın ofisindeydin. Ne arıyordun burada? Sessizce yaklaşıp ne konuştuğunuzu dinlemeye başladım.

"Yıllar sonra niye döndün? Seninle bir anlaşmamız vardı. Şimdi birden ortaya çıkıp da her şeyi bozamazsın." diyordu babam. Neler oluyordu? Ne anlaşması?

"Yıllarca sustum. Yok oldum. İstediğiniz gibi oğlunuzun hayatından çıktım. Ama buraya kadar, anlaşmamızı bozuyorum. Benim olanı geri almaya geldim."

"Anlaşılan verdiğim para suyunu çekmiş, daha fazlasını istiyorsun. Söyle hadi fiyatını?" küçümser bir sesle söylemişti bunu babam.

"Ne parası? Neyin pazarlığını yapıyorsunuz siz?" dedim saklandığım yerden çıkarak.

İkiniz de şok olmuştunuz beni karşınızda görünce. Korkuyla bakıyordunuz bana. Bir cevap bekliyordum. Ne halt ediyordunuz?

"Bu adam yıllar önce hayatından çıkması karşılığında benden yüklü bir para aldı. Anlaşılan parası bittiği için geri dönmüş şimdi." dedi babam nefretle bakarak sana.

"Doğru mu bu?" sana soruyordum, gerçek olmamasını dileyerek. Ama gözlerinde pişmanlık vardı. Suçüstü yakalamıştım demek ki seni.

"Doğru değil. Evet ondan para aldım yıllar önce ama tekrar para istediğim doğru değil."

Daha önce indiremediğim yumruğumu, bu sefer sinirle patlatmıştım yüzüne. Bir zamanlar öpmek için yanıp tutuştuğum dudaklarında kan vardı şimdi.

"Aldın mı hıncını? İstediğin kadar vur. Öfken dinecekse eğer ağzımı, burnumu kır ama önce beni bir dinle nolur, açıklamama izin ver."

"KES SESİNİ!.. Ne sesini duymak istiyorum ne de yüzünü görmek istiyorum. Midemi bulandırıyorsun. Yıllarca hep kendimi suçladım. Nerede hata yaptım da beni bırakıp gittin diye. Meğerse kendini satacak kadar onursuzmuşsun." Bağırıyordum. O kadar kendimi kaybetmiştim ki duyduklarım karşısında, öfkem dışarı yankılanıyordu.

"Peki ya sen? Tam burda ayaklarına kapandım, bir cevap alabilmek için. Hiçbir şey söylemedin. Yıllarca sustun. Gerçeği benden gizledin. Oğlun olmaktan nefret ediyorum. Bir daha kimseye bir oğlum var deme şu saatten sonra. Çünkü senin bir oğlun daha öldü bugün." babama dönüp demiştim tüm bunları.

Firgun (+18) || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin