24. Bölüm Cevapsız Sorular

676 64 58
                                    

Senden haber almayalı kaç gün olmuştu bilmiyorum. Takvim yapraklarım tükenmişti. Kalbime attığım çentikler kanıyordu.

Herkese sormuştum seni. Love, Sam, Mike, Dew... Hatta selam verdiğin kişilere bile. Bilmiyorlardı. Onlar da senden bihaberdi. Senin nereye gittiğini, birden ortadan kaybolma nedenini merak ediyorlardı.

Kimseye bir şey söylemeden ortadan yok olmuştun. Patronuna bile haber vermemiştin. Okuldan kaydını bile aldırmıştın. Nereye gitmiştin Win?

Tek aklıma gelen babamın bir şey yaptığı olmuştu. Yanına gittim bağırdım, çağırdım. Gözleri boş boş bakıyordu bana. Bir şeyden haberi olmadığını söylüyordu.

Yalvarıyordum, gururumu hiçe sayarak ayaklarına kapanıyordum. "Lütfen bir şey biliyorsan, nerede olduğunu biliyorsan söyle" diyordum. 

Çaresizdim. Boşluktaydım. Kimse derdime çare olamıyordu. Herkes bu halime üzülüyor, endişe ediyordu. Kendime kötü bir şey yapacağımı düşünüyorlardı, aptallar.

Hiç var olmamışsın gibi çekip gitmiştin. Arkanda bir iz bile bırakmamıştın. Bana acımamış, kalbimi ellerinle parçalayıp gitmiştin.

Ne yapmıştım ben sana? Bu kadarını hak edecek ne yapmıştım? Hiç mi sevmemiştin beni? Hepsi birer yalan mıydı?

Neden karşıma geçip tek bir söz bile söylememiştin? Bir vedayı bile çok mu görmüştün bana?

Bir yerde hata yapmıştım kesin. Ama nerde hata yaptığımı bulamıyordum. Yoksa beni neden terk edesin ki? Tüm suçu kendimde arıyordum.

Cevabını bilmediğim o kadar çok soru dönüyordu ki kafamda. Susturmak için sürekli içiyordum. Kendimi alkolle teselli ediyordum.

Mike bu halimi beğenmediğini, artık kendime gelmem gerektiğini söyleyip duruyordu. Sen gitmiştin ve ben hayatıma devam etmeliymişim.

Senden önce nasıl yaşıyordum ki ben? Gecem gündüzüm nasıldı? Hatırlayamıyordum bir türlü.

~

Tek başıma barda içtiğim bir akşam gözlerini dikip,  bana bakan bir kadın dikkatimi çekti. Uzun uzun baktım. Bana bakıp gülümsüyordu. İstediği şeyi anlamıştım.

Madem seni unutmamı istemiştin ben de senin son isteğini yerine getirecektim. Yattığımız yatakta, kokunun sindiği çarşaflarda becerdim, adını dahi bilmediğim o kadını.

Her birlikte olduğum başka bir kadınla kokun daha da azalıyordu yatağımdan. 

İçimdeki zehri, öfkeyi başka bedenlere akıtıyordum. Her seferinde kendimden daha çok nefret ediyordum. Midem bulanıyor ama bir türlü kusamıyordum.

Sıcak suyun altında saatlerce yıkıyordum bedenimi. Derimi yüzercesine sürtüyordum sabunu. Geçmiyordu etime sinen acılar. Tanımadığım bedenlerde tüketiyordum ruhumu.

Belki de en çok bunun için nefret ediyordum senden. Beni başka bedenlerde teselli bulmaya ittiğin için. Seni unutmak için daha kaç beden gerekliydi?

Evde nereye baksam seni görüyordum. Her bir köşede bir anımız vardı. Resimler, notlar, eşyaların... Gördükçe hepsinden nefret ediyordum. Kafamı nereye döndürsem seni görüyordum bu evde.

Geceleri kabuslar görüyordum. Yatağımdan sıçrayarak kalkıyordum. Her seferinde aynı rüya. Beni terk ediyordun. Yüzüme karşı gülüp, beni aslında hiç sevmediğini söylüyordun.

Seni aşmanın, unutmanın zamanı gelmişti. Bu berbat ruh halinden nefret etmiştim.

Önce eşyalarından kurtulacaktım sonra da senden. Fotoğraflarımız, doğum günümde verdiğin kartlar, ilk buluşmamızda aldığım kurumuş beyaz güller, parfüm şişen, sana asla veremediğim doğum günü hediyen...

Firgun (+18) || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin