5. Bölüm İtiraf

1.1K 103 69
                                    

Nnevy'nin evimden sinirle çıkıp gidişinin üzerinden bir kaç gün geçmiş, ne kadar özür dilesem de beni bir türlü affetmemişti. Benimle konuşmasına rağmen, hala tavırlı davranıyordu.

Sana aşık olduğumu kabullenmem, tüm yüklerimi bir anda omuzlarımdan kaldırmıştı sanki. Durumu kabullenmek, içimdeki duyguları artık bastırmaya çalışmamak beni tüy gibi hafifletmişti. Sen, aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimdin. Şimdi ise geriye tek bir derdim kalmıştı, senin de duygularıma karşılık verip vermeyeceğindi. Ödüm kopuyordu, beni sevmeme ihtimalini düşündükçe...

Oysa ki en büyük korkum, çaresizliğim de buydu işte. Bazı şeylerin olabilme ihtimali hiç yok. Canımı en çok bu acıtıyor...

~

O gün, önemli bir dersi çalışmak için Sam, Film, Mike ve ben kütüphaneye gitmiştik. Tam da dersimize konsantre olmuşken, Sam'in Mike'ı dürtmesiyle tüm dikkatlerimiz bir anda dağılmıştı.

"Win geldi, bak." demesiyle hepimiz, o tarafa dönüp baktık. Beyaz bir kazak vardı üstünde, altına da dar bir kot pantolon giymiştin. Çok güzel görünüyordun, nefesimi kesiyordun adeta. Birkaç masa ilerimizdeki boş yere geçip oturmuştun, hiçbirimize bakmadan. Yine gözlerim tüm kontrolü ele geçirip, sana odaklanmıştı yalnızca.

Benim bu durumumdan habersiz olan arkadaşlarım, kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı bile. Sam Mike'a "Ne duruyorsun onu da çağırsana hadi, belli ki o da aynı dersi çalışmaya gelmiş buraya." Mike bana dönüp "Ne dersin çağırayım mı?" deyince "Ne istiyorsan onu yap neden bana soruyorsun?" dedim gözlerimi kaçırarak.

Hızla ayağa kalkıp, senin oturduğun masaya doğru ilerledi. Yanına yaklaşınca seninle konuşmaya başlamıştı bile, rahat bir tavırla. Uzaktan ne konuştuğunuzu anlayamıyorduk ama bir ara bizim masamıza bakıp gülümseyince Mike'ın seni bizimle ders çağırmak için teklifte bulunduğunu tahmin etmek çok da zor değildi. Gerçekten yapmıştı dediğini şerefsiz herif. Kafanı olumlu şekilde salladığında, bununla Mike'ın teklifini kabul ettiğini anlamıştım. Kitaplarını toplayıp, masadan kalktın ve yanımıza gelmek için Mike ile beraber yürümeye başladın.

Aydınlık yüzüne bakmayı ne kadar sevdiğimi ilk kez o zaman fark ettim. Kimse olmasa yalnız sen ve ben olsak kainatta, sadece yüzüne bakarak geçirebilirdim ömrümü, hem de hiç sıkılmadan. Ama o an etrafımızdaki insanlardan ve senden çekindiğim için kaçırmak zorundaydım gözlerimi...

Masadakilerle zaten samimi olduğun için rahattın onlara karşı. Tek huzursuz hissettiğin, konuşmaya çekindiğin kişi bendim ve bunun sorumlusu da yine bendim. Sana karşı her defasında kaba ve mesafeli davranmıştım. Aramızdaki buzları eritmek, sana sahip olamasam da yanıbaşında var olmak istiyordum.

Mike ile yan yana oturmanız kıskançlığımı arttırmıştı. Tanrım, bir gün en yakın arkadaşımı kıskanacağımı hayal dahi edemezdim. Ama seninle o kadar rahat konuşuyor, yanında o kadar rahat davranıyordu ki.. Onun yarısı bile olamazdım.

Sınıfımızın en zekisi olduğun için, anlamadığımız yerleri sen açıklıyor, büyük bir sabırla bize öğretmeye çalışıyordun. Sana hayran olmamak işten bile değildi... Bu duygularla sana dalıp gitmişken, gözlerin gözlerimle buluştu yine ama bu sefer kaçırmayacaktım gözlerimi senden suçlu gibi...

Bilmeni, görmeni istedim o an içimde yaktığın ateşi... Utanıp, kızarmaya başladığında kendin kaçırdın gözlerini benden... Etrafımda sen olunca benim tüm dünyam yalnız sen oluyordun, başka bir tarafa bakamıyorum bile... Kusursuz yüzünün tüm hatlarını ezberlemeye çalışıyordu, gözlerim. Bakışlarımız birleştiği anlarda içimde bir şeyler filizlenip yeşiriyor, gözlerini kaçırdığındaysa tüm dünyam gecenin karanlığına teslim oluyordu sanki.

Firgun (+18) || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin