ÖZEL BÖLÜM 2

479 37 51
                                    

Bütün bir hafta boyunca hem çocukların yeni okulunu hem de işyerimdeki meseleleri halletmeye çalışmıştım. Çocuklar için evin yakınlarındaki bir kreşi ayarlamıştım. Neyse ki okulların açılmasına daha çok zaman olduğu için erkenden kayıt yaptırma şansım olmuştu. İşe gidip gelirken çocukları almam kolay olacaktı böylece. Artık tüm hayatımı onlara göre ayarlamam gerekiyordu.

İşlerimi de düzene koyduğumda, geriye tek bir meselem kalıyordu. Bright'ın itiraz etmeden şartlarımı kabul edip, boşanma meselesini pürüzsüz atlatmak. Çocukların tam velayetini istiyordum ama avukatım bunun benim açımdan zor olacağını söylemişti. Her ne kadar çalışıyor da olsam, Bright'ın durumu benden kat be kat daha iyi olduğu için mahkeme çocukları ona verebilirmiş. Bu yüzden de mahkemeye taşımadan, bu olayı kendi aramızda halletmemiz gerekiyordu. Avukatıma işlemler için tam yetki vermiştim. Bugün yarın Bright'ın eline geçerdi boşanma şartlarım. Umarım sırf canımı daha fazla yakmak için çocukları bana karşı kullanmazdı. Yoksa ömür boyu ona kin beslerdim ve ben bunun olmasını hiç istemiyordum.

Patronum, kararımın aptalca olduğunu belirtse de Bright'ın şirketiyle ortak yürüttüğümüz projeden çekilme kararı almıştım. Onunla, bir de bu vesile yüzünden karşı karşıya gelmek istemiyordum. Hala üzerinde çalıştığım bir sürü projelerim vardı. Ama Bright'la ortak yürüttüğümüz projeye daha fazla dahil olmayı kaldıramazdım. Patronumun tüm ısrarlarına ve ikna çabalarına karşı, nihayetinde bugün bu projeden ismimi sildirmiştim. Her şey hazır görünüyordu.

Doğumgününden beri bir daha Bright'ı ne görmüş ne de onunla konuşmuştum. Sanki yokluğuyla beni cezalandırıyor gibiydi. Ama bilmiyordu ki benden çok, asıl çocuklarını cezalandırıyordu. Bentley ve Cartier sürekli onu soruyor, onu istiyorlardı. Artık ne cevap vereceğimi dahi bilmiyordum çocuklara. Onlar hırçınlaştıkça elimde olmadan sesimi yükseltiyordum ve bu yüzden de kendimden tiksiniyordum her seferinde.

Eve tamamen yerleşme işlemlerini halletmiştim. Mick de bizimle kalıyordu artık. Yurtdışındaki işini bırakmış, tamamen Bangkok'a yerleşmişti. Herkesin düzenini mahvediyordum. Önce çocuklar, şimdi de kardeşim... Domino taşı gibi sıra sıra düşürüyordum hayatımdaki insanları... Benimle çarpışan herkes yıkılıp kalıyordu olduğu yere.

"Hoşgeldin baba. Seni çok özledik."

Kapıdan girer girmez sevinçle çığlık atan çocuklarım olmasa belki de bu kadar yükü taşıyamayacağımı düşünürdüm. Ama kapıdan içeri adımımı attığım an, tüm dertlerim geride kalıyordu. Ne dert ne de keder... Sadece kızım ve oğlumun gülücüklerinin sesi yankılanıyordu dört bir yanımda... Benim tüm dünyam artık sadece onlardı. Asıl ben onlarsız bir hiçmişim.

Yıllarca babamın, bizi küçücük yaşımızda nasıl da terk edip gidebildiğini anlayamamıştım. Şimdi de asla anlayamıyorum. Belki çocuklarım benim kanımdan değildi ama benim canımdandı. Onları o kadar çok seviyordum ki, dünyaya sadece onların babaları olmaya gelmişim gibi hissediyordum. Onlarsız tek bir anım bile olmasın istiyordum.

"Bugün neler yaptınız bakalım amcanızla?"

Yemek öncesi tüm gün yaptıklarını anlatmışlardı ikisi de kucağıma oturup. Bir Bentley anlatıyordu, bir Cartier. İkisinin de yüzünde güller açıyordu anlattıkça. Amcaları onları bayağı şımartmıştı anlaşılan tüm gün. Her istediklerini yapmıştı yine kendine hakim olamayarak.

"Ama ne yapabilirim P'? Şu güzelliklerine baksana. Benim naif yüreğim onların mahzun bakan gözlerine karşı koyamıyor." demişti Mick, sert bakışlarımın karşılığında. Sonuna kadar haklıydı. Kim onlara karşı koyabilirdi ki? Ben bile çoğu zaman asla izin vermediğim şeyleri yaparken buluyordum kendimi. Evin patronları onlardı.

Firgun (+18) || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin