16. Bölüm Kavga

807 63 31
                                    


Annen ve kardeşinle vedalaşıp, dönüş yoluna çıkmıştık. Çok güzel iki gün geçirmiştik beraber. Vedalaşırken bana sımsıkı sarılmıştı dolmuş gözlerle bakan annen.

"Sen de benim bir oğlumsun artık. Sık sık gelin özletmeyin kendinizi. Birbirinize değer verin. Elinizi hiç bırakmayın." demişti üzgün bir sesle. Elini tutmuştum karşısında. "Asla bırakmam merak etmeyin." demiştim. Tekrar sımsıkı sarılmıştı bana.

Dönüş yolunda bir ağırlık çökmüştü ikimize de. Pek konuşmamış akıp giden yolu izlemiştik sadece. Bir ara uyuyup kalmıştın yorgunluktan.

Bangkok'a döndüğümüzde direkt yurduna gitmek istemiştin. Seni zorlamak istememiştim. Hem yol yormuştu hem de ailenden ayrıldığın için üzgündün. Seni bırakıp, ben de evime geçmiştim. Çok yorgundum hemen uykuya bırakmıştım kendimi.

Döndüğümüzün haftası derslerimiz tekrardan başlamıştı. Okul, ev, kulüp aktiviteleri, senin işin derken yine pek görüşemiyorduk.

Bir akşam, seni almak için iş yerine geldiğimde mesainin bitmesine rağmen bir türlü çıkmıyordun. Dışarıda beklemekten sıkılmıştım. Merak edip kafeye girip sana baktığımda, hala çalışmakta olduğunu gördüm.

"Ne yapıyorsun? Mesai çoktan bitmedi mi?"

"Baksana bugün çok yoğundu. Mutfak darmadağın, burayı böyle bırakıp gidemem." demiştin. Patronun sana ısrarla git demesine rağmen bir türlü işi bırakmıyordun, kalmak için ısrar ediyordun.

Baktım olacak gibi değil bir önlük istedim senden. Başta anlamadın. "Çıkmak için işlerin bitmesini beklemiyor musun? Eğer yardım edersem daha erken bitiririz." dedim.

Gülümsedin, elime bir önlük verip yapmam gereken işleri anlattın bana. İlk kez bir iş için yardım ediyordum başkalarına. Hayatım boyunca hiç çalışmamıştım. Ne demek olduğunu bilmiyordum bile.

Beni gerçek hayatla tanıştırdığın için, bana insan olma şansı verdiğin için, hayatıma girip her şeyim olduğun için teşekkür ederim sevdiğim...

~

Kulüp aktivitelerimiz artmış sen gösterin için provalar yapıyordun, ben de maçlar için antrenman yapıyordum sürekli.

Başka bir antrenmanımın olduğu gün işimi bitirir bitirmez binadan çıkmış, tiyatro provalarının yapıldığı binaya doğru yürümeye başlamıştım. Bugün senin de provan vardı ve ben seni seyretmek için yanına geliyordum.

Salona girince insanların farklı farklı yerlerde durduğunu gördüm. Provalar bitmişti demek ki. Sahnede seni aradı gözlerim. Ama ortalıklarda yoktun. Yaklaşıp tanıdığım bir arkadaşına seni sordum. Bana senin sahne arkasında olduğunu söyledi.

Sahnenin arkasına doğru yürümeye başladım, seni arıyordum. Oda oda dolaşıyor ama seni bir türlü bulamıyordum. Tam telefonumla seni arayacakken, üzerinde çıkış yazılı kapıyı gördüm. Belki de dışarı çıkmıştın hava almak için.

Kapıyı aralamamla yüksek şekilde bağıran sesini duydum. Kızgındın, sinirle bir şeyler söylüyordun. Beklemede kaldım. Dinlemeye başladım seni. Kapıyı biraz daha aralayıp da o adamı görünce karşında, kan beynime sıçradı.

"Benden uzak dur. Anladın mı? Beni rahat bırak." diye bağırıyordun Frank denen şerefsize.

"Senden uzak duramıyorum Win. Lütfen beni bir dinle. Yalvarırım." Neler diyordu lan bu herif? Sakin olmaya çalışıyordum. Olay çıkarmamam gerekiyordu.

"Dinleyecek bir şey yok. Seninle benim hiçbir alakamız kalmadı. Beni arama, mesaj atıp durma. Bir daha beni rahatsız etme."

Demek sürekli meşgule attığın aramalar bu şerefsize aitmiş. Neden bana söylemedin, taa o zamandan kırardım ağzını burnunu. Kapıyı biraz daha ittirip, yanınıza gelmek için hamle yapmıştım. Ama baktım sen mevzuyu kapatmaya çalışıyordun. Senin yanındayken olay çıkarmayacağıma dair kendime söz vermiştim. Elbet ben bu şerefsizi sonra bir yerlerde bulurdum.

Firgun (+18) || BrightWin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin