Ameliyathanenin önünde oturmuş bekliyorduk. Evet hastaneye geldiğimizde arayıp haber verilmişti Cihangir'in ailesine.
Feryad figan hep beraber yanıma geldiklerinde Hümeyra Hanım koluma tutunmuştu zorla.
Ağlamalarımın arasından anlatabildiğim kadarıyla anlatmıştım olanı biteni. Şimdiyse herkes bir köşeye çekilmiş, kendi içinde yaşıyordu ne yaşıyorsa. Çıt çıkmıyordu.
Başımı Erda'nın omzuna dayamış sabırla ameliyatın bitmesini bekliyordum. Kaşımın biraz üzerine atılan bir kaç dikiş sızlasada umrumda değildi. Şuan ilgilendiğim tek şey Cihangir'in sağ salim ameliyattan çıkmasıydı.
"Afra?" Akif Bey adımı söylediğinde yavaşça kaldırdım başımı.
"Kim çarptı size? Bir şey söylemediler mi?"
Söylemişlerdi. Ama ben size nasıl söyleyecektim bunu?
Varla yok arası salladım kafamı. "Sürücü çok fazla alkollüymüş. O, hastaneye gelmeden ölmüş."
Hümeyra Hanım söylediklerimden sonra daha da fenalaştı. "Kendinide, bizide yaktın, yaktın!"
Akif bey Hümeyra Hanım'ı sakinleştirmeye çalışırken gözlerim Sinan'a kaydı. Geldiğimizden beri hiç konuşmamıştı. Söylediklerime de tepki vermemişti.
"Sinan?" Diye seslenirken buldum kendimi. Ama cevap alamamıştım. Erda yan tarafımda oturmuş ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.
Tekrar ismimi söyledim. "Sinan?"
Gözlerini sabitlediği yerden çekti. "Ne oldu?""Merak etme, iyileşecek."
Kafasını salladı. Gözleri yaşlardan dolayı parlıyordu. "Biliyorum. Cihangir sandığımızdan çok daha güçlü. Kardeşim bunu da atlatır."
Gözünden düşen yaşı başparmağıyla silip konuşmaya devam etti. "Ben bunun aksini düşünmek bile istemiyorum."
Kimse istemiyordu.Kalbimde kocaman bir boşluk saniyeler geçtikçe büyüyüp beni kendi içine hapsediyordu sanki.
Gözlerimi bir an olsun ayırmıyordum ameliyathane kapısından. Bu kapının önünde daha öncede beklemiştim. Erda ile. O anları düşündükçe nefes alamıyordum sanki. Ailemi kaybetmenin ardından Cihangir'i de kaybetme düşüncesi beni mahvediyordu.
Dakikalar birbirini kovaladı, saatler geçti. Ve sonunda o kapı açıldı. Hızla doktorun yanına gittiğimizde dejavu oluyordum sanki.
Aynı kelimeler döküldü dudaklarımdan. "İyi bir şey söyleyin, lütfen."
Beklenti içinde doktora bakarken hepimizin içine su serpen açıklamayı yapmıştı. "Merak etmeyin. İç kanamayı kontrol altına aldık. Ama sol bacağında iki kırık var. Daha önce bileğinde olan ezik yüzünden iyileşmesi biraz daha zaman alacak. Onu dışında bir sorun yok."
Sıkıca Erda'ya sarılırken gözyaşlarım sevinçten akıyordu. Gerçekten mutluluktan ağlamayalı çok uzun zaman olmuştu.
Herkeste bir bayram coşkusu vardı. Hümeyra Hanım' la bile sarılmıştık birbirimize.
Ameliyathane kapısı tekrar açıldığında bu sefer Cihangir çıkmıştı. Yüzünde ki yaralara pansuman yapmışlardı.
Hemen yanına gittik. Bir elimle sedyeden tutarken diğer elim yine Cihangir'in eline gitmişti.
Kontrol amaçlı yoğun bakımda kalması gerekiyordu. Bir sorun çıkmazsa yarın normal odaya alınacaktı.
"Sadece 1 kişiye izin verebiliyoruz. Normal odaya çıktığında gelebilirsiniz. Ama şuanda gitmeniz gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN GERÇEĞİ
Teen Fiction"Açık konuşacağım Cihangir. Başıma gelenleri ve buraya nasıl getirildiğimizi biliyorsun. Senin de benimle evlenmek istemediğini düşünüyorum. Bu yüzden eğer babana hayır dersen ikimizde kurtuluruz." Arkasına yaslandı. "Seninle evlenmek istemediğimi n...