15-SÜRPRİZ

618 35 2
                                    

Cihangir'in sinirle odadan çıkışının üzerinden yaklaşık 2 saat geçmişti. Çıkardığım tartışmadan pişman değildim. Böyle olması gerekiyordu.

Ertesi gün ekstra bir şey olmamıştı. Günüm tüm monotonluğuyla devam ediyordu. Ta ki yatak odasına girdiğimde Cihangir'in valiz hazırlarken görene kadar.

"Ne yapıyorsun?" Diye anlık bir refleksle sordum.

"Sence?" Bu sinir bozucu cevabına rağmen merakıma engel olamıyordum.

"Nereye gidiyorsun?"

Valizin fermuarını çekerken cevapladı beni. "Bursa'ya. İş görüşmem var."

Gözlerim kocaman açılmış bir şekilde ona bakıyordum. Beraber gideceğimizi daha öncede söylemişti. Ama dünki kavgadan sonra böyle bir şey olacağına hiç ihtimal vermiyordum.

"Hiç söylemedin. Birden bire mi çıktı bu iş görüşmesi?" Bana ne oluyordu? İçime kıskanç, şüpheci bir mi kaçmıştı?

Valizle işini bitirip bana döndü. "Aslında söyleyecektim. Ama araya çok şey girdi. Mahkeme falan derken unuttum. Dün haber verecektim. Malum söylemeye vaktim olmadı."

Dişlerimi sıkıyordum. Bir anlık suçluluk duygusuyla çıkardığım kavga şimdi Bursa'ya gitmeme engel oluyordu.

"Ne zaman gidiyorsun?"

"2 saat sonra uçak kalkacak. Ama ben birazdan çıkacağım."

Bu kadar çabuk muydu? Şuan bende onunla gidebilirdim diye düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi.

Şaşırmış ifade düzlettip cevap verdim. "İyi yolculuklar o zaman."

Kafasını sallayıp valizi eline aldı. Kapıya doğru giderken gözüm üstündeydi. Odadan çıkmadan önce son kez arkasını döndü.

"Belki bu sürede seninde bazı şeyleri düşünme şansın olur. Mesela yanlışlarımı görmek yerine birazda doğrularımı düşünürsün. Bizim için elimden geleni yapmaya çalıştığımı anlarsın belki de."

Cevap vermedim. Bu kez gerçekten kırılmıştı. Peki benim kırıldıklarım ne olacaktı?

Aşağı inip Cihangir'i uğurlama merasimine katıldım. Erda da bu ani gidişten haberi olmadığı için şaşkındı. Çaktırmadan kulağıma eğilip sormuştu bilip bilmediğimi. Ama benimde ondan farkım yoktu.

Vedalaşma faslı bittikten sonra, arabaya binmeden önce o kadar insan içinden beni arayıp bulmuştu gözleri.

Kısa bir göz göze gelişimizin ardından arabaya binip uzaklaştı. Evin dış kapısı kapandığında bir kaç saniye öylece kaldım yerimde.

Ne olursa olsun bu ani gidişi kabullenemiyordum. Dün akşam çıkardığım kavgadan pişman değilsem şimdi yüreğimde hissettiğim sızı neydi?

Sonuçta uzun yola gidiyordu ve biz kavgalı bir şekilde ayrılmıştık. Onun için olmalıydı. Başka bir anlam yüklemeye gerek yoktu. Aklım yine bir kılıf uydurmuştu duygularıma.

Günler su misali akıp geçiyordu. Gittiği günden beridir Cihangir'le hiç konuşmamıştık. Dün Akif Bey'i aradığında işlerini halletmiş olduğunu ama kafa dinlemek için bir kaç gün daha kalacağını söylemişti.

Tabi bu konuşmadan sonra tüm dikkatler bana verilmişti. Onların gözünde birbirimizi sevmesekte aramız iyiydi. Buraya alışmaya çalıştığımızı düşünüyorlardı.

Odamın kapısı tıklatıldığında sabahın bu saatinde az çok kimin geldiğini tahmin edebiliyordum.

Hümeyra Hanım yavaşça içeri girdiğinde tahminim doğrulandı. Dün akşamdan beri çok bile beklemişti. Konuşmak için fırsat kolladığı çok açıktı ama kısmet bugüneymiş.

HAYATIMIN GERÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin