"Güzelim hazır mısın?"
Kapının önünde bekleyen Cihangir 'e şalımı iğneleyip cevap verdim.
"Hazırım."
Aynada son bir kez kendime baktıktan sonra çantamıda alıp yanına gittim.
Beni gördüğünde eliyle yanağımdan bir makas aldı. "Sana boşuna güzelim demiyorum. Tekrar kanıtlamış oldun."
El ele tutuşup merdivenden inerken "Abartma istersen." dedim. "Normal, her zamanki halim işte."
Gerçekten öyleydi ama. Belinde ince bir kemeri olan, düz siyah bir elbise giymiştim. Üstüne de gri şalımı bağlamıştım.
"Mesele de bu zaten. Her zaman bu kadar güzel olunmaz ki!"
Sabah sabah yine utandırmayı başarmıştı beyefendi. Aslında aramızda utanılacak bir şey kalmamıştı ama ben bu duruma engel olamıyordum.
Kahvaltılıklardan azar azar atıştırıp arabaya binmiştik. Gerçi Cihangir 'e kalsa oturup uzun uzun yapardı kahvaltısını. Ama ben heyecandan yerimde duramadığım için o da hızlıca bir şeyler atmıştı ağzına.
"Hemen işe başlayacak mısın acaba?"
"Tam bilmiyorum. Ama bugün olmazsa da yarın başlarım büyük ihtimalle."
Direksiyonu yavaşça sola kırarken "Diyetisyen Afra Ersoy. İsimdeki havaya bakar mısın?"
Bu söyleminin üzerine arabanın içini dolduran bir kahkaha attım. "Öyle mi gerçekten?"
"Tabi ki öyle. Aksi olabilir mi?"
Araba yavaşlatıp hastanenin önünde durduğunda "Benim de gelmemi ister misin?" diye sordu Cihangir.
"Hayır hayır gerek yok. Didem karşılamaya gelecek beni."
"Tamam o zaman hayatım. Bütün güzellikler senin olsun."
Yanağına ufak bir öpücük konudurduktan sonra arabadan indim. Hastaneye doğru yürürken kapıda bekleyen Didem'i henüz fark etmiştim.
"Günaydın Afra."
"Günaydın Didem. Nasılsın?"Kapıdan içeriye geçerken konuşmaya devam ediyorduk. "Sabah bulantılarını saymazsak iyiyim. Sen nasılsın?"
"Açıkçası çok heyecanlıyım."
Gülümsedi. Asanaörden 8.kata basarken "Heyecanlanmana gerek yok. Sakin ol. Konuşup anlaştıktan sonra imzalarımızı atacağız. Bu kadar." dedi.
"Elimde değil ne yazık ki."
Asansörden inip odasına geçtik. Bembeyaz mobilyalarla dekore ettiği ürünler arasında birkaç parçayı da yeşil tercih etmişti.
Didem kendi koltuğuna geçerken bende karşısına oturdum. Masasının üzerindeki dostların içinden bir tanesini çıkarıp bana uzattı.
"Ben sözleşmeyi hazırladım. Sende oku. Aklına takılan yerler olursa halledelim. Sonra diğer evrak işleriyle ilgileniriz."
Başımla onaylandıktan sonra sözleşmeyi alıp okudum. Gayet titiz hazırlanmış ve her durumdan bahsedilen bu sözleşme hoşuma gitmişti. Yıllık tatil gün sayısı azdı ama özel bir hastane olduğu için fazla yadırgamamıştım.
"Tamam. Benim için bir sorun yok."
Sözleşmeyi geri aldığında "Çok güzel. Sigorta işlerini falanda hallettikten sonra başlayabilirsin."
Aslında bende hemen başlamak istiyordum ama dün Cihangir'le çok güzel bir tatil planı yapmıştık. Onun dönüşünde başlamak daha iyi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN GERÇEĞİ
Teen Fiction"Açık konuşacağım Cihangir. Başıma gelenleri ve buraya nasıl getirildiğimizi biliyorsun. Senin de benimle evlenmek istemediğini düşünüyorum. Bu yüzden eğer babana hayır dersen ikimizde kurtuluruz." Arkasına yaslandı. "Seninle evlenmek istemediğimi n...