7- KAVGA

874 49 4
                                    

Merdivenlerden hızla inip bahçeye çıktım. Herkes dışarıdaydı. Tekrar Cihangir'in sesi duyuldu.

"Seni kovmamam için tek bir neden söyle bana Serhat!"

Adam kovulma lafını duyduğu gibi gözlerini büyüttü. "Yapmayın Cihangir Bey. Biliyorum tamamiyle benim hatam. Anlaşılacak fiyatın yazılı olduğu metin diğer sayfaların arasına karışmış. Bugün odamı temizlerken farkettim bende. Ama çok geçti."

Mahçup bir şekilde başını önüne eğdi Serhat denen adam.

Bu sefer Sinan söze girdi." Evet, çok geç kalmıştın. Şimdi sayende Mehmet Bey çalıştığı herkese bizim dolandırıcı olduğumuzu söyleyecek. "

Cihangir sinirle ellerini saçına geçirdi." Nasıl böyle bir dikkatsizlik yaptım ben? Kontrol etmem lazımdı."

"Cihangir Bey ben gerçekten çok üzgünüm. Bunu nasıl telafi ederim bilmiyorum. Ama lütfen beni kovmayın. Bu işe ihtiyacım var."

Çaresiz bakışlarla etrafına bakınan Serhat'a gerçekten üzülmüştüm.

"Adama resmen boş senete imza attırır gibi olduk. Bunu nasıl düzelteceğimiz hakkında bir fikrin var mı Serhat?" Cihangir'in sorusuna cevap verilmesine fırsat vermeden Akif Bey konuştu.

"Tamam akşam akşam yeter bu kadar. Ben halledeceğim bu işi."

Oturduğu sandalyeden kalkıp oğullarının yanına geçti.

"Nasıl halletmeye düşünüyorsun baba?" Sinan sorar gözlerle Akif Bey'e baktı.

Adam oldukça rahattı. "Ben hallederim. Yıllarımı verdim bu işe. Merak etmeyin."

Daha sonra Serhat'ı gönderdi. Herkes yavaş bir şekilde yemek masasına ilerlerken Erda ile ben olan şeyler karşısında şok olmuştuk.

Gerilim gerçekten üst düzeydeydi. Ne yapsam hatalı olacak gibi hissediyordum.

Servis yapılırken Hümeyra Hanım konuştu bu kez. "Bey, nasıl halledeceksin bu işi? Anlat bize de."

"İnsanlar konuşa konuşa demişler hanım. Gidip konuşacağım."

"Londra'ya mı gideceksin baba? Hadi gittin diyelim adam seninle konuşur mu?"

Cihangir'in sorularına karşı gülümsedi Akif Bey. "Kapısına kadar gelmişim neden konuşmasın benimle? O yüzden kafanıza fazla takmayın. Yılların tecrübesi var burada." deyip tekrar gülümsedi.

Şimdi şuraya düşüp bayılacaktım. Bir insan böyle bir durumda bile nasıl kendini överdi?

Yemekten sonra çay içmek için çardakta oturuyorduk. Cihangir çalışacağını söyleyip erken kalkmıştı ama benim kalkmaya bahanem olmadığı için oturmak zorunda kalmıştım.

"Abla sen doktor musun?" Bade'nin Erda'ya sorduğu soruyla gözler onların tarafına döndü.

Böyle bir soru beklemediği için canım kuzenim şaşırmıştı. "Hayır değilim. Eczacılık okuyorum ben."

"Okuyor musun? Ama Afra Ablam'ın okulu bitti. Sen neden hala okuyorsun?"

Çocuklar ve bitmek bilmeyen soruları. Erda Bade'ye cevap verirken bugün dedikodumu yapan kadınlar çayları getirdi.

Servis yaptıktan sonra genç olan yardımcı Hümeyra Hanım'a dönüp konuştu." Hanımım Cihangir Bey'in de çayını götürmeyim mi? "

Ne Cihangir'miş diye içimden geçirmeden edemedim. Bu kız gerçekten sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

HAYATIMIN GERÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin