Günlerdir görmediğim yüzüne uzunca baktım. Neredeydin bu zamana kadar? Bu kadar zor muydu yanıma gelmek? Hiçbirini sormadan kenara çekildim. ''İçeri geçelim.''
Gri sweatinin altına siyah bir eşofman giymişti. Bacağındaki sargı çıkmış olsa da yürümesindeki aksaklık fark ediliyordu.
Cihangir tekli koltuklardan birine geçerken bende hemen yanındaki koltuğa oturdum. ''Bir şey ister misin?''
Olumsuz anlamda kafasını salladı. ''İstediğim tek şey bu durumdan kurtulmak. Neden Afra? Günlerdir bu soruyu kendime de soruyorum. Bu yaptığınız şey gerekli miydi gerçekten?''
''Gerekliydi Cihangir. Senin baban bizim hayatımızı yakıp kül etti.''
Yaslandığı yerden doğruldu. Yüzündeki sinir ifadesi ses tonuna yansımıştı. ''Sende bizimkini yakıp kül ettin. Görmüyor musun?''
''Bu hikayede en masum insanlar bizken neden şimdi suçlu konumundayız? Baban büyük bir suç işledi Cihangir. Şimdi cezasını çekiyor.''
Tek eliyle başını sıvazladı. ''Tamam kolay şeyler yaşamadınız. Hiçbirimiz yaşamadık. Yinede başka bir şekilde halledebilirdik. Babam o benim Afra. Babam!''
Derince nefes aldım. Bu konuşmadan hiçbir yara almadan çıkmamız mümkün değil gibiydi.
''Zor da olsa beni anlayacağını düşünmüştüm. Demek ki birbirimizi o kadar da iyi tanımıyormuşuz.''
''İnan bana denedim. Bunun için çok fazla uğraştım. Siz en başından beri haklıydınız zaten. Kimse bunun aksini söylemedi. Ama daha az can yakan bir yol tercih edebilirdiniz. Bilmiyorum giderdik buradan daha önce de söyledim sana.''
''Kaçmak çözüm olmayacaktı Cihangir. Eğer bir ilişki yaşayacaksak benim bunu yapmam lazımdı.''
Samimiyetten oldukça uzak bir şekilde güldü. '' Bana aşkını itiraf etikten 2 dakika sonra gittin babamı polise şikayet ettin! Bu şekilde nasıl yaşayacağız Afra?''
Gözlerimi kıstım. ''Bana inanıyorsun değil mi Cihangir? Hislerim konusunda.''
Cevap vermeyip sustuğunda gözlerim kocaman açıldı. ''İnanmıyor musun?''
''Öyle bir şey demedim! Hak verirsen kafam karışık biraz.''
Ellerimi yüzüme kapatıp biraz bekledim. Sakinleşmemiz lazımdı. Cihangir kızgındı ama kırgınlığı çok daha fazlaydı. Tanıyıp bildiğim Cihangir'den eser yoktu. Karşımdaki adam çok farklıydı.
Ellerimi yüzümden çektim. Kafasını camdan tarafa doğru çevirmiş dışarı bakıyordu. Emin olamasam da yavaşça elini tutup ''Cihangir.'' dediğim anda hızla yüzünü bana çevirdi.
''Ben sana hiç yalan söylemedim. O gün de tüm samimiyetimle sadece hissettiklerimi anlattım. Bana inanmadığını söyleme lütfen. Ben seni seviyorum. Aksi olsa neden günlerdir burada seni bekleyim?
Sonlara doğru kısılan sesimi umursamadan devam ettim. ''Sana uzak olmak istemiyorum. Bana kızmanı da istemiyorum. Tamam tercih ettiğimiz yol çok can yaktı ama diğer türlü de hayatımız boyunca kendimize borçlu olacaktık. Babanın bize yaptıkları özür dilemekle geçmeyecekti, sende biliyorsun.''
Elini çekmeden heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı. ''Tamam anlıyorum. intikamınızı aldınız. Şikayetinizi geri çekin,bizde kaldığımız yerden devam edelim. Olmaz mı?''
Beklentiyle gözlerimin içine bakıyordu. Ama cevap çok basitti. ''Cihangir benden bunu isteme.''
Hızlıca ellerimizi ayırıp ayağa kalktı. ''Afra 5 sene boyunca hapiste mi kalacak adam? Bak 1 hafta oldu hepimiz dağıldık. Evin halini görmek istemezsin! Annem,Bade,babaannem herkes bitik durumda.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN GERÇEĞİ
Teen Fiction"Açık konuşacağım Cihangir. Başıma gelenleri ve buraya nasıl getirildiğimizi biliyorsun. Senin de benimle evlenmek istemediğini düşünüyorum. Bu yüzden eğer babana hayır dersen ikimizde kurtuluruz." Arkasına yaslandı. "Seninle evlenmek istemediğimi n...