Normalde kısa bir süre gibi olsa 2 gün bize çok uzun gelmişti. Bu süre de Hatice Hanım bizi nasıl daha rahat ettireceğini bilemez gibi bizimle ilgileniyordu. Sanki her an bir şey isteyeceğiz diye diken üstünde oturuyordu.
Bu şartlar altında olmasak kesinlikle çok iyi bir ev sahibi diye düşünürdüm onun için.
Neyse ki birazdan Akif Bey gelecekti ve ben artık buradan kurtulacağımıza inanıyordum.
Salonda otururken Hatice Hanım'ın hastaneden geldiğimiz gün akşamı bize verdiği bir kaç elbiseden birini giymiştim. Uzun elbisenin kollarıyla oynarken dışarıdan sesler gelmeye başladı.
İşte! Gelmişti. Kalbimin hızlı çarpışına engel olamıyordum. Daha sonra Akif Bey salonun girişinde gözüktü.
"Merhaba hanımlar."
Cevap vermek yerine kafamı salladım. Elini cebine atıp beyaz bir zarf çıkardı. Birisi kalbime daha yavaş atması gerektiğini söyleyebilir mi?Bana uzattığı zarfı titreyen ellerimle aldım. Açabilecek miydim? Derin nefesler aldıktan sonra zarfı açtım ve içinden çıkan kağıdı okumaya başladım.
Murat Albayrak'a ait DNA örneği ile Afra Yılmaz'a ait DNA örneği %99,9 uyuşmaktadır.
Gözümden bir damla yaş kağıda düştüğünde Erda sanki daha yakından bakmak ister gibi kağıdı elimden aldı ve uzunca inceledi.
"Ama ben demiştim." Cidden şuan duymak isteyeceğim son ses Akif Bey'in sesi olabilirdi.
"Şuan sırası değil." dedi Erda Akif Bey'e ithafen. Daha fazla kendimi tutamayacağımı anladığımda hızla merdivenleri çıkıp kaldığımız odaya attım kendimi.
Gözyaşlarım görüş açımı bulanıklaştırıyordu. Yalan mıydı onca şey? Bunca yıl bana nasıl söylemezlerdi?
Arkamdan kapı hızla açıldığında kimin geldiğini biliyordum. Sıkıca sarıldım Erda 'ya. Sanki ona o kadar sıkı sarılmasam düşecek ve bir daha kalkamayacak gibi hissediyordum.
Kulağıma doğru fısıldadı. "Bu sonuç benim için bir şey değiştirmedi biliyorsun değil mi? Sen benim için çok değerlisin."
O böyle konuşurken ağlamam daha da şiddetlendi. "Hayatımda ki her şeyin yalan olduğunu görmüyor musun? Koca bir yalan."
Hızla kafasını 2 yana salladı. "Hayır değildi."
Kafamı omzundan kaldırıp yüzüne baktım. Ne demek istiyordu?
"Unuttun mu sen benim süt kardeşimsin? O test bunu da değiştirir mi?"
Gözyaşlarım akmaya devam ederken tekrar sarıldım ona. Daha sonra yatağa oturdum ve kaç saat geçtiğini bilmeden ağladım, sustum, sinirlendim, tekrar ağladım, ağladım.
Etrafa boş gözlerle bakarken ellerimle hızlı bir şekilde yüzümü sildim. Kaldığım odayı baştan sona süzüp konuştum.
"Burdan ne kadar çabuk gidebiliriz?"
Yaslandığı yerden doğrulup cevapladı beni. "Benim planımı uygulayarak."
Hayır anlamında kafamı salladım. "Benim burdan daha çabuk gitmem lazım."
Burnumu çekip ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. "Nereye gidiyorsun?"
Erda'ya baktığımda hareketlerime anlam vermeye çalıştığını anlamıştım. "O adamla konuşacağım. Benimle evlenmek istediğini sanmıyorum. Eğer o babasına hayır derse bu işte burda biter."
Bıkkınca ayağa kalktı. "Güzelim bu fikrini yaşadıklarımıza veriyorum. Sence bu adam hayır diyecek olsa ilk günden demez miydi? Demediğine göre evlenmeye karşı değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN GERÇEĞİ
Teen Fiction"Açık konuşacağım Cihangir. Başıma gelenleri ve buraya nasıl getirildiğimizi biliyorsun. Senin de benimle evlenmek istemediğini düşünüyorum. Bu yüzden eğer babana hayır dersen ikimizde kurtuluruz." Arkasına yaslandı. "Seninle evlenmek istemediğimi n...