üç yıl.Aradan tam tamına üç yıl geçmişti. Ne soğuk ne sıcak. Hayata alışmış mıydım yoksa alışmak zorunda mı kalmıştım bilmiyordum. Bazı şeyleri kabullenmek zorken şimdi bunların bir önemi olmaması benim için neleri değiştiriyordu ya da değiştiriyor muydu bunu sık sık düşünüyordum.
Bunca zaman artık kendimi bulduğumu düşünmem gerekirken aklımda yapboz parçaları oturmadığını biliyorum. Ne eksik ne fazla. Zamanla getirdiğim acılarım hala benimle miydi tartışılırdı. Hiçbir şey eskisi gibi değil hepsi yerine oturmuştu belki de ama işin aslı kabullenip kabullenmemek, unutup unutmamaktaydı. Ben bunların cevabını bilmezken o günden beri yaptığım tek şey hayata ayak uydurmaktı. Sadece yaptığım şey buydu. Ondan sonra normal hissetmek. Belki de hayatım boyunca yapmadığım şey.
Koltuğumda yastıkları düzeltirken yanığıma konan öpücükten sonra düşüncelerimden sıyrıldım. Bana her zamanki gibi güzel gülümsemesini sunan Harry'e içten bir şekilde gülümseyip kendimi koltuğa bıraktım.
Babamın dükkanını Olivia'a satıp orda daha fazla kalmadan Charlie'nin yanına New York'a gelip yeni bir hayat için yelken açmıştım. Bir süre Charlie ile kaldıktan sonra dükkandan kazandığım para ile bütçeme uygun bir ev tutmuştum. Daha sonra ise her şeyi arkamda bıraktığım gibi hayalini kurduğum üniversiteyi kazanıp üniversiteye başlamıştım. Hiçbir şey için geç değildi.
Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki birden olduğum bir hayattan başka bir hayata geçmiştim. Farklı belki de hayalini kurduğum hayat. Kısa süre sonra Harry ile tanışmıştım. O ilk gördüğümden beri çok nazikti. Onunla uzun bir geçmiş yaşamışız gibi çok fazla birbirimize bağlanmıştık. Bana her anlamda çok yardımı olmuştu. Özellikle ise hemen öncesinde olan olaylarda kendimi uzun süre toparlayamasam da yanımda kendini belli ederek bana çok yardımcı olmuştu.
Bir süre sonra ise aramızdaki olay Harry'nin bana açılması ile farklı bir boyuta ulaşmıştı. Bana söylediğinde aklımda hala o vardı. Harry bunu biliyordu ama bana yarımcı olacağını söylemişti. Bunları aşacağımı söylemişti bana. Bunu kabul etmesem de bir süre sonra her şey kendiliğinde gelişmişti. Harry ile iki senedir sevgiliydik.
Harry'e geçmişime dair her şeyi anlatmıştım. Geçmişimi aşmıştım. Artık korkmuyor kimseyi ise umursamıyordum. Bu hayatta kendime daha fazla acımak yerine güçlü kalmayı tercih etmiştim ve her geçen zaman bunu daha önce anlayabilseydim diye kendime kızıyordum. Ortadan fobim kalkmıştı. Tamamen.
Geçmişin bir kısmını aşamamıştım. Bunu kendimde saklıyordum ya da içimde büyüyen koca bir kara delikten farksızdı. İçimde her nefes aldığım an bana acı veriyor ama buna rağmen yaşamaya çalışıyordum. Duygusal olarak beni bir yerden vuran hayat bir yerden alıp yine aynı yere veriyordu. Bedenim her yaşadığım an başka bir duygu ile bütünken bu yaşadığım duygu bana sadece acı veriyordu. Aklımdan çıkmıyor bütün vücudumu ele geçirmeye devam ediyordu.
Kendimi bunun yüzünden suçlarken çoğu zaman onu orada bırakmak yerine kalsaydım ne değişirdi diye düşünüyordum ama sonra onun evlendiğini televizyonda bir magazin programında gördükten sonra doğru olanın bundan başka bir şey olmadığını hatırlıyordum. Doğru olan buydu. Bizim ayrı olmamız gerekiyordu. Bazen sevmek yeterli olmuyordu. Bizim içinde olmamıştı.
Ne kadar gerçekleri bilsem de olmuyordu işte. Onun yüzünün her detayı gözümün önüne geliyor kendime bunu kabullendiremiyordum. Onu geçtim Harry vardı hayatımda. Ona değer veriyordum ve hayatımda çıkmasını istemiyordum. Onu düşünüyor olmam yanlıştı. Kafamda sadece o ve ona dair her şeyi silmekti. Onun, Zayn'in belki yıllar önce sildiği gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maria's Flowers • [Zaylena]
FanfictionOnun derin bir iç çekişini duydum ve gözlerimi açtım. İçimden gelenleri söylemesi için dudaklarıma izin verdim. " Bence dünyada en güzel şey ne biliyor musun Zayn? Hiç beklemediğimiz anda hayatımıza gelen güzel insanlar." Bakışlarımı ona çevirdim. "...