18.Bölüm

244 20 8
                                    


Dönme dolaba binmiştik ve yan yana oturuyorduk. Zayn etrafa incelerken bende hala Zayn'nin dediği şeyde takılı kalmıştım. Bana benim kızım demişti ve bu beni fazla garip hissettirmişti. İçimde bir şeyler oluyordu. Zihnim dediği şeyi başa sarıp tekrar tekrar oynatıyordu. Daha önceden hiç böyle hissetmemiştim. Alt tarafı iki kelime demiştim ama sanki her bir harfi benim için çok önemliymiş gibi hissediyordum.

Bir an düşüncelerimin verdiği şeyle küçük bir şekilde kıkırdadım. Şu anda yüzüm fazla gülüyor olmalıydı ve Zayn'e kafamı döndürdüğümde bana baktığını gördüm. Bir kaşını kaldırmış bir şekilde niye güldüğümü sorguluyor gibiydi. Hemen yüzümü normal bir hale getirdim ama o tabiki de sordu. "Niye gülüyorsun sen?" Birden sorduğu sorunun gerginliği ile panikledim. Ellerimi nereye koyacağımı bilemedim ve yüzümü ciddi bir tavıra sokmaya çalıştım ama şu anda çok mal görünüyor olmalıydım çünkü Zayn bana anlamsız bir şekilde "bu mal ne yapıyor?" dercesine bakıyordu. Hareketlerimden sınıfta kaldığımı Zayn'nin bakışlarından anlamıştım ama umarım sesimde bir değişim olmazdı. "Hiç öyle.. yani içimden geldi?" Zayn istediği cevabı almış gibi görünmüyordu ama sanırsam uzatmak istemediği için yerine iyice yerleşti ve dönme dolabın çalışması beklemeye başladı.

Rahat bir nefes verdim ve beklemeye başladım. Bulunduğumuz kabine baktığımda çok güven verici değildi. Bu beni biraz endişelendiriyordu. Yükseklik korkum yoktu ama bu dönme dolap çok büyüktü. Bu beni fazlaca tedirgin bir hala sokuyordu ama içimde yaşamaya çalışıyordum çünkü Zayn beyimizin dediğine göre beş yaşındaki çocuklar bile bine biliyormuş(!) ne alakaysa!Her neyse

Kısa bir süreden sonra yavaştan hareket etmeye başladık. Derin bir nefes aldım ve önümdeki küçük demir çubuğa tutundum. Umarım durması gibi kötü şeyler yaşamazdık ki bunu en üste yaşarsak çok kötü şeyler olabilirdi. Bu düşünceleri düşünmemek en iyisiydi bu yüzden odak noktamı yanımdaki rahat bir şekilde yayılmış, bacaklarından birini dizine koymuş kollarını ise oturduğumuz yere doğru uzatmış Zayn'e çevirdim.

Bakışlarım ile onu istemsizce süzdükten sonra gözlerine kaydı gözlerim. Şunu fark etmiştim ki o da beni sırıtarak süzüyordu. Bir an bakışlarından korktuğumu anlamış olduğunu düşünüyordum ama o hep böyleydi. Kafam ile çelişki içerisine girerken Zayn mükemmel aksanı ike konuştu. "Bana neden uzaylı görmüş gibi bakıyorsun Maria?" Gözleri ile beni kısaca tekrar süzdü ve gözlerini gözlerime sabitledi. "Yoksa korkuyor musun?" Ukalaca kısa bir şekilde güldü. Bu dediğine sinirlenmiştim ve tuttuğum demir çubuğu bırakıp arkama yaslandım. "Hah, ne korkucam." Omuzlarımı silktim ve gözlerimi devirdim. Aslında dediğim şeyle aynı şeyleri düşünmüyordum. Sanırsam ben gerçekten korkuyordum. Her şey daha zorlaşmıştı benim için. Zayn kendinden emin bir şekilde daha çok yayıldı ve konuştu. "Öyle diyorsan öyledir." Ona baktığımda hala bana bakıyordu.

Daha fazla yükseliyorduk ve hava kararmaya başlamıştı. Gün batıyordu. Aslında güzel görünüyordu ama ben fazlaca geriliyordum. İstemsizce aşağı baktım ve bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Daha fazla gerilmeme neden oldu. Önüme döndüm ve batan güneşe baktım. Her an daha yükseliyorduk. Gökyüzü turuncu bir renk almıştı. Gözlerim Zayn'e kaydığında ellerine bakıyordu. Onun ellerine bakmasından yararlanarak yüzünü incelemeye başladım. Yüzüne vuran batan güneşin ışığı ile uzun kirpikleri yüzünde hafif gölge oluşturmuştu. Hafif uzun olan siyah saçları uçlarındaki yeşil boyası ile önüne düşmüştü ve bu onu fazla mükemmel gösteriyordu. Elaları fazla açık bir renk ile parlıyordu sanki. Yüzündeki hatları ortaya çıkmıştı ve bu onu fazla çekici yapıp aynı zamanda tatlı gösteriyordu. O sanki tablo gibiydi. Her şeyi bana istemsizce kusursuz geliyordu.

Maria's Flowers • [Zaylena]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin