30.Bölüm

116 19 10
                                    




Zayn'nin Ağzından

Oradan çıkıp şirkete gitmiştim ve şu anda elimdeki viski dolu bardakla masamda oturmuş duvarı seyrediyordum. Her şey çok korkutucu geliyordu. Bir kaç ay önce hayatıma aynı kız kardeşime benzeyen bir kız girmişti. Onu ilk gördüğüm anı asla unutamıyordum. Bana bakışı, kibar oluşu, tatlı gülümsemesi.. kalbindeki güzellikleri onu ilk gün gördüğüm an anlamıştım. Onu ilk gördüğüm tarifi olmadan duyguyla gelen ürkütücü bir duygu daha vardı. Benim ondan uzak durmamı sağlayan bana kardeşimi unutturduğu kadar aynı zamanda onu hatırlatan bir çok şeyde ondan saklıydı. Saklı bir kutu gibiydik. O beni bilmiyordu bende onu. Ama işin garibi ikimizde bir şeyler hissediyorduk.

Yaşamak istemiyordum. Bıkmıştım. Her şeyden bıkmıştım. Kendimi sorguluyordum. Her yaşadığım gün, her an aklıma o gün geliyordu. Kardeşimi kaybettiğim gün ve onu kurtaramadığım an. Yanıp tutuşuyordum. Bu acı beni bitirmişti. Hiç bir duygum acımın, pişmanlığımın yerine geçemiyordu. Kendimi sıktıkça yüküm artıyor gibi hissediyordum. Acı içimde olmaktan bıkmamış daha fazla artıyordu. Beni bir sarmaşık gibi sarmıştı ve her geçen gün daha sıkılaşarak beni boğuyordu.

Yaşamak zehir gibi beni öldürürken aynı zamanda hayatıma burnunu sokan ailem ve bana sorumluluk verip onları yapmam için üstüme gelen topluluktan bunalmış ve sıkılmıştım. Hiç bir şey yetmiyormuş gibi hayatıma Alison diye sevmediğim hatta tanımadığım zengin bir aileden gelen şımarık kız ile evlendirilmeye hazırlanıyordum. Ben kendim için bile ayakta kalmazken sevmediğim bir kız ile evlenip benden mutlu bir hayat sürmemi bekliyorlardı. Benim ne hissettiğim yada düşündüğüm kimsenin umurunda değildi. Bu hayat beni acılara mahkum etmişti bende hiç bir şey yapmayarak ona kendimi bırakmıştım.

Elimdeki viski bardağı elimden kaydı ve yere düşüp parçalandı. Bardağa bakma gereğinde bile bulunmamıştım. Düşünmek işkenceden farksızdı hatta üzerdi insanı ama artık o kadar acıya, üzüntüye, pişmanlıkla birleşmiştim ki düşüncelerim bana hiç bir şey hissettirmiyordu.

Kalbimde aşk vardı. Bana bunu veren bir Maria vardı ama ben bu acılarım ile savaşmayı bırak,uğraşmazken aşkım ile onu bitirmek istemiyordum. Ben bitmiştim ve eğer onu da bitirirsem yaşamak için belki de tek sebebimi de kendi ellerim ile bitirmeye dayanamaz bu hayatı terk ederdim.

Kapının çalmasıyla duvardaki baygın bakışlarımı oraya çevirdim. Ben bir şey demeden içeriye asistanım Carla girmişti. Neden geldiğini sorgularcasına bakarken gözleri yerdeki parçalara ayrılmış viski bardağında bir süre takılı kaldı ve bana bakıp konuştu. "Bay Malik babanız Yaser Malik akşam aile yemeği düzenleneceğini size söylememi söyledi." Davet yemeğinin neden olduğunu anlamıştım. Ona cevap vermedim ve bakışlarımı tekrar duvara sabitlemiştim. Gideceğini düşünürken sesini tekrar duydum. "Şey Bay Malik.. Akşam küçük bir nişan olacakmış" Duyduklarım ile birden ona döndüm. Ne saçmalıyordu bu! "Neden bahsediyorsun Carla!" Sesimin yüksek çıkması ile yerinde irkildi. "Bay Malik babanız sadece bunları söyledi.. Ben daha fazlasını bil-" konuşmasını kestim. "Çık!" Odamı terk ederken sinirle masadaki her şeyi sinirle yere savurdum. Ne bulduysam hepsini fırlatıyordum. Ortaya s*ktiğim nişanı çıkmıştı! Bu da neydi!

Sinirle her şeyi fırlatıyordum ve oda mahvolmuştu. Saçlarımı arasına ellerimi geçirmiş odada volta atarken sinirle bağırdım ve masayı deviricekken birden kardeşim ile olan fotoğrafa gözüm takıldı  ve durup masadaki çerçeveyi alıp arkamdaki duvara yavaşça çöküp elimdeki fotoğrafa baktım. Parmaklarım onun yüzünü okşarken acıyı damarlarımdaki kan yerine sanki o kanların yerine acı dolaşıyormuş gibi hissediyordum. Acıyla bağırdım ve içimdeki acıyla göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Bitmiştim. Fotoğrafı kalbime koymak istermiş gibi sarılmıştım ve haykırarak ağlıyordum. Kendime o an yüzlerce küfür ettim. Onu kurtaramadığım için her zerrem de pişmanlığı hissettim.

Maria's Flowers • [Zaylena]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin