Okula gitmek için kalkmış üzerimi giyiniyordum. Bunu hızlıca yapıyordum çünkü beni aşağıda Harry uzun süredir bekliyordu. Aynı zamanda ise bugün bir süredir okulda dolaşan konu ünlü iş adımı geliyordu.Anladığım kadarıyla bize bir süre bazı şeyler hakkında bilgi verecekti ama tam bilmiyordum. Bugün zaten neden geldiğini öğreneceğim için dert etme gereğinde de duymuyordum.
(Maria'nın giydikleri multide)
evden çıktım ve acele ile Harry'nin yanına indim. Duvara yaslanmış telefona bakarken beni fark etmesi için yanağına öpücük bıraktım. Bana baktığında yüzünde hoşnut olduğunu belli eden bir gülümseme vardı.
Mutlu bir şekilde önüme döndüm ve yürümeye başladık. Bu sırada Harry elimi tutmuştu. "Mutlu görünüyorsun." bana bakarak gülümsemişti. Omuzlarımı silktim. "Bilmem." Düşündürücü birkaç mırıltı çıkardıktan sonra burnumun ucuna öpücük kondurdu. "Hep mutlu ol." dedi ve mutlu bir çift olarak okulumuza doğru yürümeye devam ettik.
İçimde anlam veremediğim bir his vardı. Bu kadar mutlu hissetmemin arkasından kötü bir şey gelecekmiş gibi hissediyordum çünkü çoğu zaman "mutluyum" dedikten sonra bu tarz şeyler yaşanırdı.
Kısa bir süre sonra okula giriş yaptığımızda okul her zamankinden kalabalık görünüyordu. Kaşlarımı çatmış etrafı incelerken kalabalığın ünlü iş adamı için olabileceği aklıma yeni ulaşmıştı. Harbi, bu ünlü iş adamı kimdi? Merak etmiyor değildim.
Harry'nin kolunu omzuma atıp beni kendine çekmesi ile bu iş adamı olayını umursamamayı tercih ettim. Zaten ilk dersimiz o iş adamı ile olduğu için öğrenecektim.
Harry'nin komik olan ilkokul anısına gülerken sınıfa gelip yerleşmiştik. Daha fazla gülmek istemediğim için Harry bir şekilde susturdum ve kendimi toparladım.
Sınıfı incelerken diğer günlere nazaran kalabalık olmasına şaşırırken kapının kapanma sesi ile kapıya döndüm.
Şaka mıydı? Yoksa ben hayal mi görüyordum?
Bunun gerçek olma ihtimali yoktu.
Donmuştum. Vücudum buz kesilmişti. Onun olmasına inanamıyordum.
Ne hissetmem gerektiğini bilmez bir şekilde tepkissizce ona bakarken hiçbir şeyim bunu kabullenemiyordu. Onu yıllardır görememiştim ve şu anda karşımda öylece sınıfa girmiş elindekileri masaya bırakıyordu. Buna inanmak istemiyordum. Onu görmeye de hazır değildim.
Elindekilerini masaya bırakmış kalçasını masaya yasladıktan sonra sınıfı incelerken yıllar sonra gözlerimizin buluşması ile artık nefes alamadığımı fark ettim. Donuk ve duygusuz ela gözleri ile bana bakıyordu.
Gözlerindeki sadece hissizlikten başka değildi. Hiçbir şey göremiyordum. Eskiye dair hiçbir şey barındırmıyordu gözleri.
Ela gözleri öyle karanlıktı ki ben donmuş ona bakarken gözlerimi gözlerinden çekemiyordum ama o gözlerini umursamadan çekip sesini konuşmadan öncesinde öylece düzeltmişti.
Beni tanımıyormuş gibi yapmıştı. Yolda gördüğü ya da bu sınıftaki her hangi birine bakar gibi bakmıştı gözlerimin içine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maria's Flowers • [Zaylena]
FanfictionOnun derin bir iç çekişini duydum ve gözlerimi açtım. İçimden gelenleri söylemesi için dudaklarıma izin verdim. " Bence dünyada en güzel şey ne biliyor musun Zayn? Hiç beklemediğimiz anda hayatımıza gelen güzel insanlar." Bakışlarımı ona çevirdim. "...