Bölüm 19 "Doğum Günü"

763 49 16
                                    

Tüm olumsuzluklara rağmen yine uzun bölüm. Medyaya bakmadan okumaya başlamayın bence, heyecanlı olmaz. Yorum, yorum, yorum.

Ask.fm -> @wattytoucharold

Uzaklardan gelen bir ses uykuma delik açmış, oradan istemediğim halde zorla içeri sızıyordu.

"Deniz? Bebeğim?" Tanıdık bir sesti ve git gide uykuma daha çok sokuluyordu. "Duru? Fıstığım?" Ses iyice yaklaştığında sarıldığım bedene iyice sokuldum. Rüyada mıydım? "Oha!" Bağırış sesi uykumu yerle bir ederken gözlerimi açtım, karanlık saçlar göğsüme gömülmüştü ve kalbim buna bir an alışamadı, göğüs kafesimi delercesine atmaya başladı. "Seviştiniz mi siz?" Sese döndüğümde Emre'yi gördüm ve yanaklarım anında kırmızı rengini aldı. Utançtan dilim tutulmuştu sanki. Neyse ki Deniz hareket etti ve kafasını biraz geriye doğru çekti.

"Bir siktir git şurdan," derken sesi oldukça uykulu ve boğuktu. Bir kat daha kızarırken gözlerimi Emre'den kaçırdım ve donan bedenime kendine gelmesi için komut verdim. Bu sırada Deniz'in kolları mümkünmüş gibi belimi daha sıkı kavrıyordu, kokumu içine çektiğini hissettiğimde ani bir şok dalgasıyla ürperdim ve bu hissin güzelliğini tattım. Tabi zihnim hemen ötemizde duran Emre'yi hatırlattığında yutkundum ve utancımı göz ardı etmeye çabalayarak, "Şey, günaydın," diyebildim.

Emre kollarını göğsünde birleştirip çarpık bir gülümsemeyle bize bakıyordu. "Baya günüm aydı sayenizde. Korundunuz mu bari?" Emre'ye en öldürücü, en soğuk ve en öfkeli bakışımı attığımda özür dileyen küçük çocuklar gibi bakmaya başladı. İtiraf etmeliyim ki böyle çok tatlıydı.

"Kes sesini." Deniz kafasını göğsümden koparıp beni bıraktığında kendimi koca bir boşluğa düşmüş gibi hissettim, her bana sarılışından sonra olduğu gibi. Ama bu seferki çok daha büyük bir boşluk olmuştu. Bu hissi başımdan savdım. "Duru'ya öyle bir şey yaptığımı nereden uydurdun?"

"Sizi yatakta sarmaş dolaş bulduğumdan olabilir mi?" Bir an Deniz'in güleceğini sandım ama o istifini bozmadı. Hızla atıldım konuşmaya, aksi halde beynime dün gece üşüşecekti ve daha çok utanacaktım.

"Dün biraz kötüydüm. Uyuyakalmışız sadece." Yalan değildi, alkol beni gevşetmişti ve kötüydüm. Deniz de bana yardım etmişti işte. Büyütülecek bir şey yoktu. Var mıydı?

"İçin rahatladı mı?" diye sordu Deniz ters ters. Hızla ayağa kalktım ve bu konunun daha fazla uzamasına müsaade etmek istemedim.

"Neyse. Kahvaltı hazırlayalım." Emre bilmiş bilmiş gülümsedi.

"Öğle yemeği desen daha iyi olur ona. Saatten haberiniz var mı sizin?"

Deniz umursamaz bir şekilde, "Kaç?" dedi.

"İki buçuk. Ve ben size pizza getirdim." Bir anda tüm utancımı unuttum ve pizza kelimesi içime mutluluk doldurdu, neredeyse Emre'ye sarılacaktım ama kendimi topladım.

"Ya sen bir tanesin," dediğimde bilmiş gülümsemesini genişletti ve düzgün beyaz dişleri ortaya çıktı.

"Biliyorum, güzellik, biliyorum." Emre'yle gülmeye başladığımızda Deniz odadan çıkıyordu.

"Neden geldin sen?" diye sorduğunda Emre ile onun arkasından mutfağa doğru gitmeye başladık. Deniz en önde, Emre ortada ben de en arkadaydım.

"Unuttum deme," dedi Emre sesindeki sitemle. Kim bilir Deniz neyi unutmuştu.

"Neyi Emre?" Hepimiz mutfağa girmiştik. Cam kenarındaki masaya oturduk, Emre ve ben yan yanaydık, Deniz de tam karşımızdaydı. Masanın üzerinde ise pizza kutusu vardı.

Geçmişin FısıltılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin