Bölüm 41 "Köstebek"

62 7 1
                                    

Deniz'le geldiğimiz şirin kafede birkaç saat kadar daha el ele vakit geçirdik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Deniz'le geldiğimiz şirin kafede birkaç saat kadar daha el ele vakit geçirdik. Halil'in bizi arayacağını bildiğimiz için acele etmiyor ve güncel şeylerden, dedikodulardan bahsedip kendimizi eğlendirmeye çalışıyorduk. Yapacak daha iyi bir şeyimiz yoktu.

Şu an benim telefonum Deniz'in elindeydi ve Instagram ana sayfama bakıyorduk. Fotoğraf atan kişilerin kim olduklarını ona anlatıyordum ve fotoğraflara birlikte yorum yapıyorduk. Liseden aynı sınıfta olduğum Burak'ın tatil temalı üstsüz fotoğrafına geldiğimizde Deniz yüzünü buruşturup "Bu kim?" diye sordu.

"Lisede aynı sınıftaydık, Burak bu," dedikten sonra keyifle ekledim. "Kas yapmış bak sen şuna."

"Beğeniyor musun sen şimdi bu çocuğu?" Deniz buruşturduğu yüzünü bana çevirdiğinde gülmemek için kendimi zor tutuyor, dudaklarımın kenarını ısırmak zorunda kalıyordum.

"Gayet yakışıklı valla şuna bak."

"Yakışıklı mı?" dedi inanamıyormuş gibi. Rahatsız olduğunu bu kadar belli etmesine şaşırdığımı söylesem yerinde olurdu. "Saçmalama kız düşürmek için model pozları vermiş resmen. Yakışıklı görmek istiyorsan bana bakarsın. Kas görmek istiyorsan seve seve evde sana gösterebilirim. Çok eğleneceğimize de eminim." Gülmeme savaşıma yenik düştüm ve küçük bir kahkaha atıp dalgalı saçlarını dağıttım. "Ne?"

"Şaka yapıyordum," diye açıkladığımda birkaç saniye boyunca intikamım acı olacak bakışlarıyla gözlerime baktı ve sonra tekrar telefona döndü.

"Görüşeceğiz," demeyi ihmal etmedi. O sinirliydi ama ben çok eğleniyordum. İçten içe onun da eğlendiğini düşünerek kendimi mutlu ediyordum.

Ana sayfada aşağı indiğinde Emre'nin paylaştığı fotoğrafı gördük, hatta iki tane atmıştı. Beste ile birlikte bisiklete biniyorlardı, yüzlerindeki koca gülümseme ne kadar mutlu olduklarını anlatmak için en büyük kanıttı. "Bir şey diyeceğim ama aramızda kalsın." Sanırım ne diyeceğini tahmin ediyordum, hatta etrafımızdaki herkesin de böyle düşündüğüne emindim.

"Söz."

"Sanırım Beste'yi tanıdığımdan beri Emre ile yakıştırıyorum," dedi tam da tahmin ettiğim gibi. Heyecanla gülümsedim çünkü ben de bu konuda onunla aynı şeyleri düşünüyordum. "Yani çok iyi anlaşıyorlar, eğleniyorlar falan. Ne bileyim, dillendirip kimseyi zor duruma sokmak istemiyorum ama baksana şu fotoğrafa ya."

"Valla yüzde yüz katılıyorum," dedim içimde bir tane bile şüphe kırıntısı bulundurmadan. "İçimden hep bunu düşünüyordum ben de. Bence uzun zamandır arkadaş oldukları için kendilerine bile itiraf edemiyorlar. Ama bir gün dayanamayıp patlayacaklar, doğru zamanı beklemek lazım." Hayatta doğru zamanın varlığına inanıyordum ve olmasını istediğim şeyleri beklemekten bıkmıyordum çünkü eğer kaderimizde varsa bir şekilde oluyordu.

Geçmişin FısıltılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin